guilt

  1. Noun suçluluk, suç, cürüm, mücrimlik.
    There can be no doubt about the guilt of a man who is found with
    stolen money in his pocket.
    guilt complex: suçluluk karmaşası.
  2. Noun suç/mes'uliyet/günahkârlık duygusu, vicdan azabı.
    Nothing could erase the guilt from his conscience.

    guilt conscience: suçluluk bilinci, suçlu olduğunu bilme.
suçun kabulü Noun, Criminal Law
suçun ikrarı Noun, Criminal Law
suçluluk duygusu Noun, Psychology
suçunu açıkça itiraf etmek Verb
suçu kabul etmek Verb, Criminal Law
suçu ikrar etmek Verb, Criminal Law
suç ortağı
suçun kesin ispatı
ortak suç
suç itirafı
suç ikrarı
suç gerekçesiyle boşanma
birinin suçunu ispat etmek Verb
suç delili
birinin suçunu hafifletmek Verb
suçluluk duygusu
suç işlemek Verb
büyük suçluluk duygusu
suç delili
birinin suçunu kanıtlamak Verb
suçluluk sorunu
suçu yüklenmek Verb
suçu yüklemek Verb
esnaf loncası
savaş suçu
suçluluğunu itiraf ettirmek Verb
suçluluk duygusu
duygu sömürüsü Noun