hos

English Turkish Phrases

göze hoş gelme; görsel cazibe
visual appeal
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

...'in hoş tarafı
the perks of ... Noun
bana göre hava hoş
it's all alike to me
bir bölgeyi hoş yapan nitelik
amenity of an area
bir işin hoş olmayan yanı ile uğraşmak zorunda kalmak (bir pazarlıktaki elverişsiz koşul
to get the wc end of the stick
bir şeyi hoş görmemek
to frown on sth Verb
bir sözleşme ihlalini hoş görmek
to waive the breach Verb
birine hoş geldin demek
to bid someone welcome Verb
birine hoş geldin demek
to extend a welcome to sb Verb
birine hoş geldine çıkmak
to turn out to welcome sb Verb
birine hoş görünmek
to make oneself amiable to sb Verb
birine hoş olmayan bir şeyi yaptırmak
to put someone through it Verb
birine hoş şeyler söylemek
to talk nicely to sb Verb
birini hoş karşılamak
to give someone a kind reception Verb
çok hoş
precious Adjective
çok hoş zaman
swell time
dinlenmesi hoş olmayan
tuneless
en hoş
best
garip ve hoş
quaint
garip ve hoş hikâye
quaint tale
göze hoş gelen şey
eye candy Noun
göze hoş görünmeyen
unsightly
göze hoş görünmeyen parlaklıkta
garish
göze hoş görünmeyen zevksiz bir reklam
buckeye
hatırıni hoş etmek
to please sb Verb
hayatın hoş ve konforlu yönleri
amenities of life Noun
hem de hedef şirket tarafından hoş karşılanmazlar
grey knight
hoş
darling
hoş
good
hoş
cosy
hoş
for that matter
hoş
gorgeous Adjective
hoş
nice
hoş
well
hoş
winning
hoş
fine
hoş
smooth
hoş
likable likeable
hoş
bonny
hoş
congenial
hoş
enchanting
hoş
agreeable
hoş
graceful
hoş
pleasing
hoş
pleasant
hoş
snazzy
hoş
charming
hoş
engaging
hoş
nifty Adjective
hoş
entertaining
hoş
sweet
hoş
lovely Adjective
hoş
rich
hoş
delicious Adjective
hoş
debonair
hoş
winsome
hoş
grateful
hoş
genial
hoş
honeyed
hoş
cuddly
hoş
pleasurable
hoş
gracious Adjective
hoş
amusing
hoş
pretty
hoş
amiable
hoş
cozy
hoş
personable
hoş
piquant
hoş
sapid
hoş
savo
hoş
seemly
hoş
showy
hoş
soft
hoş
spicy
hoş
toothsome
hoş
twee
hoş
affable
hoş
all right
hoş
appealing
hoş
beguiling
hoş
canny
hoş
complacent
hoş
dolce
hoş
fair
hoş
felicitous
hoş
fragrant
hoş
fun
hoş
goluptious
hoş
groovy
hoş
handsome
hoş
humorous
hoş
inviting
hoş
jocose
hoş
jolly
hoş
kind
hoş
likely
hoş
lovable
hoş
melodious
hoş
mild
hoş
palatable
hoş bir duygu uyandıran
voluptuous Adjective
hoş bir heyecan vermek
to titilate Verb
hoş bir koku yayan
odoriferous
hoş bir rastlantı
a sight for sore eyes
hoş bir şekilde
nicely Adverb
hoş bir şekilde
agreeably
hoş bir şekilde
gracefully Adverb
hoş bulduk
thank you (said in reply to a welcoming greeting
hoş çalışma ortamı
pleasant office atmosphere
hoş değil
thick as thieves
hoş duruma getirmek
to sweeten Verb
hoş eğlenceli
jocose
hoş geldin (iz) demek
to welcome Verb
hoş geldin mektubu
welcome letter
hoş geldin sözleri
words of welcome Noun
hoş geldiniz
welcome
hoş görmek
to stand no truck Verb
hoş görmek
to tolerate Verb
hoş görmek
to favour Verb
hoş görmeme
intolerance
hoş görmemek
to discountenance Verb
hoş görülebilir
allowable
hoş görünümlü
sightly
hoş görünüşlü
goodly
hoş karşılama
welcome
hoş karşılanan konuk
welcome guest
hoş karşılanış
warm reception
hoş karşılanış
warm welcome
hoş kimse
pleasing personality
hoş kişi ya da şey
smasher
hoş kokulu bir merhem
balm
hoş kokulu maddeler karışımı
pomander
hoş nağmeli
tuneful
hoş olmayan
pantomime
hoş olmayan
undesirable
hoş olmayan
disagreeable
hoş olmayan
uncool
hoş olmayan
yucky
hoş olmayan
distasteful
hoş olmayan bir konu olmak
to be a bad penny Verb
hoş olmayan bir şeye alıştırmak
to inure Verb
hoş olmayan bir soruyu kibarca atlatmak
to head off an awkward question Verb
hoş olmayan şeylere marazi ilgi gösteren
morbid
hoş olmayan ya da güç bir şey
bitch
hoş şahsiyet
prepossessing person
hoş sesli
melodious
hoş sohbetlik
sociability Noun
hoş söz
salt
hoş tavırlar
amenities Noun
hoş tavırlı
suave
hoş tavrı olmak
to have an engaging manner Verb
hoş tutmak
to treat someone warmly Verb
hoş una gitmek
to be pleasing for sb Verb
hoş vakit
big time
hoş vakit geçirmek
to have a great time Verb
hoş ve güzel kokulu
balmy
hoş ve keskin tadı olan
piquant
hoş zaman
rattling time
hoş zaman geçirmek
to have a ball Verb
kendini sevdirmek için hoş görünmek
to make oneself pleasant Verb
kolay ve hoş iş
snap
kulağa hoş gelen
harmonic
kulağa hoş gelen
melodious
kulağa hoş gelen
natural-sounding Adjective
kulağa hoş gelmek
to be easy on the ear Verb
ölçümlerde hoş görülen eksiklik veya fazlalık
allowance
pek hoş
delectable
tadı hoş
palatable
unutulmuş ve hoş olmayan bir olayı bilerek hatırlatmak
to drag up Verb
zihne vb hoş gelen
beautiful
Turkish-English phrases from Zargan's own database

hoş
Duyguları okşayan, ... iyi, latif