kapalı

Turkish-English Translation

  1. Information Technology off
  2. closed
  3. hidden
  4. virtual
  5. inside
  6. shut
  7. covered
  8. opaque
  9. unspoken
  10. covert
  11. secluded
  12. confined
  13. oblique
  14. unopened
  15. overcast
  16. close
  17. heavy
  18. pent
  19. recondite
  20. stuffy
  21. sneaking
  22. roofed
  23. (woman) who keeps her head covered
  24. (words) indirect
  25. (meeting) secret
  26. (sky) overcast
  27. (road , passage) blocked
  28. sous-entendu
  29. cryptic(al)
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

açık inovasyon
open innovation Noun, Technology
açık ve kapalı yer toplantısı
indoor and outdoor assembly Noun, Rights-Freedoms
kapalı yer toplantısı
indoor meeting Noun
bir ay süreyle kapalı
dark for a month Theatre
gözü kapalı
unaware
gözü kapalı
without hesitation
gözü kapalı
blindly
gözü kapalı
ignorant
sımsıkı kapalı
hermetic
tadilat yüzünden kapalı
closed for alterations
tahtası kapalı
suspended from trading Adjective, Banking
tamirat yüzünden kapalı
closed for repairs
trafiğe kapalı
entry closed to traffic
trafiğe kapalı
closed to traffic
üstü kapalı
disguised
üstü kapalı
crypto -
üstü kapalı
implicit Adjective
üstü kapalı
covert Adjective
kapalı (oturum
in camera
kapalı alan
indoor area Noun, Management
kapalı alan
indoor space Noun, Management
kapalı alan
closed space Noun, Construction
kapalı alanda
indoors Adverb
kapalı arazi avı
canned hunt
kapalı bölge
closed area
kapalı çarşı
covered market Noun, Commerce
kapalı celse
behind closed doors
kapalı celse
in private
kapalı celse
closed-door hearing
kapalı celse
in camera
kapalı celse
closed session
kapalı celse
executive session
kapalı çevrimli denetim sistemi
closed cycle control system Information Technology
kapalı ceza infaz kurumu
closed penitentiary institution Noun, Law
kapalı cezaevi
closed prison Noun, Law
kapalı dava
shut case
kapalı demiryolu
safe road
kapalı deniz
inland sea
kapalı devre
plugged line
kapalı devre
closed circuit
kapalı devre televizyon
closed circuit television (CCTV)
kapalı devre televizyon
closed-circuit television
kapalı devre televizyon kamerası
closed-circuit television camera
kapalı devre TV yayını
closed-circuit telecast
kapalı döngü
closed loop Information Technology
kapalı duruşma
closed hearing
kapalı duruşma
closed-door hearing
kapalı ekonomi
closed economy
kapalı emanet yeri
vault deposit
kapalı form
sealed form
kapalı garaj
covered parking area Noun, Transport
kapalı gişe
capacity house Theatre
kapalı gişe gösteri
sellout
kapalı gişe oynamak
to play full house Verb
kapalı gişe oynamak
to the performance fully booked Verb
kapalı görüş
non-contact visit Noun, Law
kapalı havza
closed basin Noun, Geography
kapalı inovasyon
closed innovation Noun, Technology
kapalı kanal
locked canal
kapalı kapılar ardında
(Lat.) januis clausis
kapalı kapılar ardında
behind closed doors Adverb
kapalı kapılar arkasında
(Fr.) a huis clos
kapalı kasa kamyon
box-body truck Noun, Transport
kapalı kasa kamyon
box truck
kapalı kasa polis kamyoneti
black maria
kapalı kol
closed column
kapalı körfez
loch
kapalı kutu
thing that one knows very little about
kapalı kutu
inscrutable person
kapalı lağım
box drain
kapalı liman
close port
kapalı maden
underground mine Noun
kapalı müzakere
deliberation in private Noun, Law
kapalı otobüs durağı
bus shelter
kapalı oturum
trial in camera
kapalı oturum
indoor meeting
kapalı oturum
private sitting
kapalı oturum
a huis clos
kapalı oturum
within closed doors
kapalı oturum
closed-door hearing
kapalı oturum
closed session
kapalı oturum odası
camera Noun
kapalı oturum yapmak
to sit in private Verb
kapalı oturum yapmak
to sit in chambers Verb
kapalı oturumda bulunmak
to sit in camera Verb
kapalı oylama
secret ballot
kapalı piyasa
closed market
kapalı polis kamyoneti
meat waggon
kapalı polis kamyoneti
paddy wagon
kapalı polis kamyoneti
meat wagon
kapalı sınır
closed frontier
kapalı sistem
closed system Noun, Anthropology
kapalı sözler
inuendoes Noun
kapalı sözler
hints Noun
kapalı spor salonu
indoor facility Noun, Sports
kapalı tohumlu
flowering plant Noun, Botany
kapalı tramvay durağı
tram shelter
kapalı tribün
covered grandstand
kapalı üstü geçmek
to keep something secret Verb
kapalı üstü geçmek
to hush something up Verb
kapalı üstü geçmek
to not to bring something up during a discussion Verb
kapalı usulle teklif
closed bidding
kapalı viraj
blind curve
kapalı yer
indoor venue Noun
kapalı yer korkusu
claustrophobia
kapalı yerde
indoors Adverb
kapalı yerde çekilen film
indoor shot (film)
kapalı yerde çekilen fotoğraf
indoor photo
kapalı yerlerde bulunma korkusu
claustrophobia
kapalı yerlerdeki eğlenceler
indoor diversions Noun
kapalı yerlerden korkan kişi
claustrophobic
kapalı yol
road closed
kapalı yordam
closed routine Information Technology
kapalı yük arabası
closed car Noun
kapalı yük arabası
closed freight car Noun
kapalı yük arabası
gondola car Noun
kapalı yük otomobili
caravan
kapalı yük vagonu
box car
kapalı yürüyüş kolu
close column
kapalı yürüyüş kolu
closed column
kapalı yüzme havuzu
indoor swimming pool
kapalı yüzme havuzu
natatorium
kapalı zarf teklifi
sealed proposal
kapalı zarf teklifi
sealed bid
kapalı zarf usulü
by sealed tender
kapalı zarf usulü ihale
sealed-bid tender
kapalı zarf usulü teklif
sealed tender Noun, Law
kapalı zarf usulüyle artırma
sealed tender
kapalı zarf usulüyle ihale
sealed tender
kapalı zarf usulüyle ihale
sale by sealed bids
kapalı zarf usulüyle satış
sale by sealed tender
kapalı zarf usulüyle satış
sale by (sealed) tender
kapalı zarflı posta
closed mail
(mahkemede) kapalı oturum
(Lat.) in camera
(Senato'nun) kapalı oturumu
executive session
arabalara kapalı çarşı yeri
shopping mall
av için kapalı mevsim
closed season
Br kapalı celse (oturum
hearing in camera (chambers ,)
cumartesileri kapalı olma
saturday closing
davaya kapalı oturumda bakmak
to hear a case in chambers Verb
dışarıya kapalı bir grup
clique
dükkânların pazarları kapalı olması
sunday closing
gizli kapalı olmayan
naked
halka kapalı şirket
privately-held company Noun, Law
halka kapalı şirket
private company Noun, Law
kalın ve kapalı tencere
dutch oven
nesneleri kapalı tutan şey
fastening
pancurlar kapalı lıydı
the blinds were closed
pazarları kapalı olma
sunday closing
tamirat süresince kapalı olmak
to be closed during repairs Verb
tanıkları kapalı oturumda dinlemek
to take evidence in camera Verb
tatil için kapalı olma
holiday shutdown
trafiğe kapalı yol
closed ahead road
üstü kapalı balkon
gallery
üstü kapalı bir şekilde
implicitly Adverb
üstü kapalı bir şekilde
indirectly Adverb
üstü kapalı bir şekilde
tacitly Adverb
üstü kapalı çarşı
arcade
üstü kapalı geçit
covered passage
üstü kapalı geçit
covered walkway
üstü kapalı olarak
implicitly Adverb
üstü kapalı park yeri
roof-top parking
üstü kapalı söylemek
to insinuate Verb
üstü kapalı söz
hint
üstü kapalı söz
cue
üstü kapalı söz
euphemism
üstü kapalı söz
insinuation
üstü kapalı taraça
veranda
üstü kapalı yük arabası
van Noun
üstü kapalı yük vagonu
house car Transport
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kapanmış veya ... açık olmayan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.