limbo

  1. Noun araf, cehennem dibi, gayya kuyusu.
  2. Noun unutulma, gözden düşme, istenmeme, itibar gırmeme, bir kenara atılma, idbar: istenmeyen kimselerin/şeylerin
    durumu.
    The idea of forming a staff association is in limbo (= has been put to one side) until the new manager is appointed.
  3. Noun (a) ceza evi, tutuk evi, zindan, hapishane, (b) tutukluluk, mahpusluk.
  4. Noun kararsızlık, ikircik(lik), tereddüt, bocalama, iki zıt durum arasında kararsız/mütereddit kalma, askıda/muallâkta
    olma.
    He was left in limbo for some time before he was told he definitely had the job.
  5. Noun limbo, eğilme dansı: Batı Hint adalarına özgü bir dans. Oynayan geriye doğru eğilip gittikçe alçaltılan
    yatay çubuk altından geçer.
(Br) işe yaramadığı için atılmış olmak Verb
çöp sepetine atılmak Verb
deliler cenneti
  1. a barge
limbo

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Nehir ve ırmaklarda, sığ sularda yük ... bir çeşit yassı tekne