occupation

English-Turkish Translation

  1. Noun iş, meslek, sanat.
    Teaching is a teacher's occupation. He gave his occupation as a lawyer.
  2. Noun uğraş, meşgale, meşguliyet.
    a pleasant occupation.
  3. Noun (araziye/mülke) yerleşme, (mülkü) kullanma.
    be in occupation of a house: bir evde oturmak.
  4. Noun (mülkü) devir alma, mülkiyetine geçirme, temellük.
  5. Noun (mülk) işgal edilme, meskûn bulunma.
  6. Noun görev, vazife, memuriyet.
    What is your occupation?
  7. Noun işgal, istilâ.
    The occupation of Poland. the occupation of the town by the enemy.
    army of occupation: işgal ordusu.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

do something as one's regular work or occupation
yapmak Verb
go about one's lawful occupation
işiyle gücüyle uğraşmak Verb
have no heart in one's occupation
işini sevmemek Verb
have no occupation outside of one's office work
büro işinden başka uğraşı olmamak Verb
look for an occupation suited to one's abilities
yeteneklerine uygun bir iş aramak Verb
occupational accident
iş kazası Noun, Law
occupational disease
meslek hastalığı Noun, Law
occupational health and safety
iş sağlığı ve güvenliği Noun, Occupational Safety
put down one's occupation
işini bırakmak Verb
agricultural occupation
tarımcılık
army of occupation
işgal ordusu
be in a reserved occupation
askerlik için önemli ve gizli bir meslekte çalışmak Verb
belligerent occupation
savaş sonucu işgal
belligerent occupation
muharip kuvvetlerin işgali
business occupation
iş
business occupation
iştigal mevzuu
casual occupation
ara sıra yapılan uğraş
casual occupation
zaman zaman yapılan uğraşlar
category of occupation
meslek sınıfı
chief occupation
esas iş
choose an occupation
bir meslek seçmek Verb
chose an occupation
bir meslek seçmek Verb
clerical occupation
küçük memurluk
clerical occupation
büro işi
commercial occupation
ticaretle uğraşma
commercial occupation
ticari uğraş
commercial occupation
ticaret mesleği
damages for unlawful occupation
ecrimisil Noun, Law
disease breeding occupation
hastalığa yol açan uğraş
dull occupation
tatsız iş
exclusive occupation
tek meşguliyet
female occupation
kadın mesleği
female occupation
kadın uğraşı
female occupation
kadın işi
gainful occupation
kazançlı iş
gainful occupation
kazanç getirici faaliyet
give someone occupation
birine bir iş vermek Verb
hazardous occupation
tehlikeli iş
humble occupation
aşağı kısımdaki meslekler
immediate occupation
hemen iskâna hazır
immediate occupation
hemen taşınılabilir
industrial occupation
sanayi işi
industrial occupation
sanayii mesleği
industrial occupation
sanayi mesleği
intellectual occupation
zihin uğraşı
land occupation
toprak işgali Noun, Politics-Intl. Relations
light occupation
hafif iş
military occupation
askeri işgal
ordinary hazards of occupation
normal meslek riskleri Noun
owner occupation
oturduğu yerin sahibi olan kişi
paramount occupation
esas iş
peaceful occupation
barışcıl işgal
peaceful occupation
barışçıl işgal
principal occupation
esas iş
principal occupation
esas meslek
professional occupation
profesyonel uğraş
professional occupation
serbest meslek, profesyonel uğraş(lar)
professional occupation
serbest meslek
public occupation
kamu işi
public occupation
amme işi
pursue a gainful occupation
kazançlı iş yapmak Verb
pursue an occupation
bir uğraşı olmak Verb
r o standard classification of occupation
Uluslararası Standart Meslek Sınıflandırması
regular occupation
muntazam uğraş
remunerative occupation
kazançlı uğraş
right of occupation
kiracının oturma hakkı
risk of occupation
meslek riski
seasonal occupation
mevsimle ilgili uğraş
secondary occupation
yan meslek
skilled occupation
uzmanlık isteyen uğraş
sole occupation
tek uğraş
under military occupation
işgal altında
usual occupation
her zamanki uğraş
usual occupation
her zamanki iş
without occupation
aylak
zone of occupation
işgal bölgesi
occupation attempt
işgal girişimi Noun, Military
occupation authorities
işgal kuvvetleri makamları Noun
occupation authority
işgal kuvvetleri otoritesi
occupation authority
işgal kuvvetleri otoritei
occupation bridge
özel köprü
occupation census
meslek sayımı
occupation costs
işgal masrafları Noun
occupation damages
işgal hasarları Noun
occupation forces
işgal kuvvetleri Noun
occupation franchise
gayri menkul sahibinin oy hakkı
occupation group
meslek grubu
occupation lease
meslek icrası şartıyla yapılan kontrat
occupation licence
hayvan otlatma izni
occupation money
işgal masrafları Noun
occupation money
işgal parası
occupation of a house
bir evin işgali
occupation of a professional nature
profesyonel nitelikte iş
occupation of a professional nature
profesyonel nitelike iş
occupation of a ticket taker
biletçilik
occupation of business premises
firma binasının iskânı
occupation of enemy territory
düşman toprağının işgali
occupation of land
bir arsanın işgali
occupation on completion
sözleşme sona erdiğinde ev sahibinin (katı) devralması
occupation outside of office work
normal büro işi dışında iş edinmek Verb
occupation power
işgal kuvveti
occupation road
(Br) özel yol
occupation tax
meslek vergisi
occupation troops
işgal birlikleri Noun
occupation zone
işgal bölgesi
be in occupation of a house
bir evde oturmak Verb
enter into occupation premises
binaya taşınmak Verb
keep occupation troops in a country
işgal birliklerini bir ülkede tutmak Verb
keep occupation troops in a country
işgal birlikleri bir ülkede tutmak Verb
member of an occupation force
işgalci
English-Turkish phrases from Zargan's own database