parachute

  1. paraşüt.
    parachute troops: paraşüt birlikleri.
  2. paraşütle atla(t)mak/in(dir)mek.
yük paraşütü
altın ödenek: başka şirkette görev aldığı için ilk şirketinde işine son verilen yüksek memura verilen tazminat/ikramiye. Noun
paraşütü açmak Verb
kılavuz paraşüt
bir paraşütü açmak Verb
paraşütün açılması
paraşüt torbası Noun
fren paraşütü
yaşamadığı seçim bölgesinden aday gösterilen politikacı
paraşüt aday
paraşüt birliği
paraşüt lü adınlatma cephanesi
noel ağacı
paraşütlü aydınlatma cephanesi
paraşüt donanımı
paraşüt mayını
paraşüt açılma zamanı
paraşüt açma zamanı
paraşütçü
paraşüt yelken.
paraşütçü birlikleri Noun