pounce

  1. Verb (yırtıcı kuş gibi) atılmak, saldırmak, birdenbire hücum etmek.
  2. Verb üzerine atılıp avlamak, pençelemek, pençesiyle yakalamak.
  3. Verb (birden/ânî olarak) çıkagelmek, fırlamak, meydana çıkmak.
  4. Verb (maden üzerine kalıp koyup çekiçle vurarak) kabartma süs yapmak.
  5. Verb ponzalamak, üzerine ponza tozu serpmek.
  6. Verb perdahlamak, zımpara kâğıdı/ponza tozu ile ovup parlatmak/cilâlamak.
  7. Noun yırtıcı kuş pençesi.
  8. Noun atılma, saldırma, birdenbire hücum etme, hamle, atılış, saldırış.
  9. Noun ponza tozu, mürekkep kurutucu toz.
  10. Noun delikli modelden şekil çıkarmak için kullanılan ince toz (ekseriya kümür tozu).
    to trace (a design)
    with pounce: toz serperek modelden şekil çıkarmak.
birden üstüne atılmak, hamle etmek, üstüne çullanmak.
Policemen were hiding in the bank, ready to pounce on the thieves.
göreceli olarak küçük el sanat yapıtlarından büyük boy boyanmış ilanlar hazırlanmasında kullanılan bir yöntem