pretext

  1. Noun bahane, vesile.
    under/on the pretext of: bahanesiyle.
    to find a pretext for refusing: reddetmek
    için bir bahane icat etmek.
  2. Noun uydurma mazeret, kaçınma.
    He used his sore finger as a pretext for not going to school: Okula
    gitmemek için parmağının ağrıdığını bahane etti (mazeret olarak gösterdi).
avukatına danışmak bahane siyle
bahane olarak
sudan bahane
bahane
yasal kılıf Noun, Law
düpedüz bahane
mazeret yerine geçirmek Verb
bahane yerine geçmek Verb
reddetmek için bahane bulmak Verb
bir şeyi mazeret olarak göstermek Verb
... bahanesiyle Adverb
bahane siyle
... bahanesiyle Adverb
avukatına danışmak bahanesiyle