revenue

  1. Noun gelir, irat, varidat.
    The public revenue: Devlet geliri.
  2. Noun hükümetin yıllık geliri, bütçedeki gelir.
    The government gets revenue from taxes.
  3. Noun varidat dairesi, gelirler müdürlüğü, hükümetin vergi toplayan dairesi.
    revenue office: maliye
    tahsil şubesi.
    revenue officer: maliye/tahsil memuru.
    revenue stamp: damga pulu.
  4. Noun kâr, kazanç.
gelire endeksli senet (GES) Noun, Banking
gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi Noun, Banking
gelire endeksli DİBS, DİBS Noun, Banking
tahakkuk etmiş
henüz tahsil edilmemiş gelirlerden doğan alacak
tahakkuk etmiş hasılat
henüz tahsil edilmemiş gelir
tahakkuk etmiş
reklam geliri Noun
kamu gelirleri idaresi
yıllık gelir
vergiye tabi gelir
gelir devir
gelir devri
ortalama gelir: toplam satış bedelinin satılan mal sayısına oranı.
kamu gelirleri idaresi
Federal Vergi Tahsilat Ofisi
sermaye iradı
sermaye geliri
yük geliri
arizi gelir
çok çeşitli dahili vergileri toplayan ve resmi devlet mührünü taşıyan imtiyazname sahibi teşkilat
imtiyaz geliri
cari gelir
gümrük geliri
gümrük gözetme botu
gelirde düşüş
(US) önceden tahsil edilmiş gelirler
ihracat geliri
olağanüstü gelirler
gelir vergisinde düşüş
navlun geliri
gelir getirmek Verb
kazanç sağlamak Verb
gelir sağlamak Verb
gelir elde etmek Verb
kazanç elde etmek Verb
devlet geliri
(Br) devlet geliri
brüt gelir
farazi hasılat (fiili nakit girişi yaratmayan ancak karar alma durumlarında göz önünde bulundurulan kuramsal gelir
(Br) US vergi geliri
faiz gelirleri Noun
devlet iç geliri.
Department of internal Revenue: Maliye Vergi (tahsilât) dairesi.
yatırım geliri
belediye geliri
marjinal gelir Noun, Competition Law
tekel geliri
milli gelir
(US) milli gelir
net gelir
vergiden muaf gelir
faaliyet dışı gelir
arızi gelir
faaliyet hâsılatı
olağan gelir
sair gelir
yolcu trafiğinden elde edilen gelir
kamu gelirleri Noun
devlet geliri
geliri tahakkuk ettirmek Verb, Accounting
irat kaydetmek Verb, Accounting
gelir kaydetmek Verb, Accounting
kalıcı gelir Noun, Management
kira geliri Noun
kira geliri
kira gelir
satış hasılatı
satış geliri
toplam satış getirisi
sovtaj geliri Noun, Insurance
vergi gelirlerinde düşüş
vergi gelirlerinde düşme
kalıcı gelir kaynağı Noun, Management
gelir kaynağı Noun, Economics
(devlet) özel gelir
devlet geliri
galle fazlası Noun
gümrük geliri
vergi hasılatı
vergi geliri
vergiye tabî gelir
vergiye tabi gelir
televizyon reklam gelirleri Noun
toplam gelir
sağlanmayan gelir
yıllık gelir
işletmenin elde ettiği gelirlerin kaydedildiği hesaplar Noun
defter tutmada
gelir hesapları Noun, Accounting
(US) vergi kanunları Noun
gelir idaresi Noun, Taxation-Customs
vergi memuru
(US) vergi memuru
gümrük memuru
devlet hazinesi
mal sandığı
vergi kanun tasarısı
(US) devlet bütçe kanunu
maliye tahsil şubesi Noun
defterdarlık
mal müdürlüğü
anaparası ve faizi getirdiği kazançtan ödenecek tahvil
(US) anaparası ve faizi getirdiği kazançtan ödenecek tahvil
gelir değerlendirme
vergi davası Noun
giderler (bir hâsılatın sağlanabilmesi için katlanılan giderler Noun
gelir vergisi kanunu
vadesinden önce tahsil edilmiş gelirler hesabı
gelirler kontrolörü Noun, Accounting
mali işlere bakan mahkeme
cutter ile ayni anlama gelir. gümrük gözetme botu.
gümrük muhafaza gemisi, kaçakçılığı önlemekte kullanılan silahlı deniz motoru.
vergi açığı
Defterdarlık
(Br) mal müdürlüğü
(bütçe) vergi kayıp faktörü
damga harcı
gelir faktörü
kâr getirici
bir işletmede sabit varlıkların değerini artırmadan bir işin yürütülmesi için yapılan harcama
bir işletmede sabit varlıkların değerini artırmadan bir işin yürütülmesi için yapılan harcamalar
gelir vergisi tahmini
gelir kaçırmak Verb
gayrimenkul gelirleri Noun
özkaynaklardan elde edilen gelir
vergi geliri
vergi kazancı
gelir temin etme Noun
ciro artışı Noun
gelir garantisi Noun, Contracts
gelir artışı
vergi geliri artışı
gelir kalemi
gelir kalemi Noun, Accounting
(US) gelir vergisi kanunu
vergi kanunu
vergi mevzuatı
vergi kaybı
(Kanada) maliye bakanı
gelir modeli Noun, Advertising
vergi suçu
vergi suçu Noun
gümrük müdürlüğü
devlet hazinesi
defterdarlık Noun, Public Administration
maliyeci
vergi memuru
gümrük memuru
ücretle yolculuk eden yolcu
ücret ödeyen yolcu
vergi politikası Noun
(bütçe) vergi kazanç faktörü
vergi geliri tahmini
vergi artırıcı önlemler
kazanç sağlama
nakdi vergi hâsılatı
gelir tahakkuku Noun, Accounting
hâsılatın gerçekleşmesi
gelirin tanınması
kârdan doğan ve ortaklarca çekilebilen özsermaye unsuru
ihtiyari yedek (bir şirketin yönetim kurulunca , istenildiğinde oluşturulan ve gereği kalmadığı zaman
kâr payı olarak dağıtılan rezerv
(vergiyle ilgili bir meselede vergi merciinden alınan) mükteza
mukteza (vergiyle ilgili) Noun, Public Administration
(vergiyle ilgili bir meselede vergi merciinin bildirdiği) görüş
özelge (vergiyle ilgili) Noun, Public Administration
gümrük hizmeti
gelir dağıtımı: Federal hükümet bütçesinden eyaletlere yapılan yardım.
gelir paylaşımı Noun, Advertising
kazanç paylaşımı Noun, Management
kazanç paylaşma Noun, Management
kar ortaklığı senedi
gelir tarafı
gelir kaynağı Noun, Economics
akar Noun
vergi kaynakları Noun
damga vergisi
damga pulu
damga pul
bandrol Noun, Public Administration
gelir akışı
gelir akışı (belirli ürünler ya da kâr merkezlerinden gelen nakit akışı
gelir sağlayan gümrük. protective tariff
gelir getirici vergi (devlete gelir sağlamak için salınan vergi
hasılat vergisi
gelir getirici vergi
hâsılat vergisi (US) satış vergisi
kamu geliri
(US) gümrük vergileri dışında kalan her türlü vergi
değişim üretim faktörünün marjinal ürün geliri
petrol geliri vergisi
vergi ve gelir idaresi
defterdarlık vergi ve gelir idaresi
(US) defterdarlık
mali makamlar Noun