gelire endeksli senet (GES)
Noun, Banking
gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi
Noun, Banking
gelire endeksli DİBS, DİBS
Noun, Banking
henüz tahsil edilmemiş gelirlerden doğan alacak
henüz tahsil edilmemiş gelir
ortalama gelir: toplam satış bedelinin satılan mal sayısına oranı.
Federal Vergi Tahsilat Ofisi
çok çeşitli dahili vergileri toplayan ve resmi devlet mührünü taşıyan imtiyazname sahibi teşkilat
(US) önceden tahsil edilmiş gelirler
farazi hasılat (fiili nakit girişi yaratmayan ancak karar alma durumlarında göz önünde bulundurulan kuramsal gelir
devlet iç geliri.
Department of internal Revenue: Maliye Vergi (tahsilât) dairesi.
marjinal gelir
Noun, Competition Law
yolcu trafiğinden elde edilen gelir
geliri tahakkuk ettirmek
Verb, Accounting
irat kaydetmek
Verb, Accounting
gelir kaydetmek
Verb, Accounting
kalıcı gelir
Noun, Management
sovtaj geliri
Noun, Insurance
kalıcı gelir kaynağı
Noun, Management
gelir kaynağı
Noun, Economics
televizyon reklam gelirleri
Noun
işletmenin elde ettiği gelirlerin kaydedildiği hesaplar
Noun
gelir hesapları
Noun, Accounting
(US) vergi kanunları
Noun
gelir idaresi
Noun, Taxation-Customs
maliye tahsil şubesi
Noun
anaparası ve faizi getirdiği kazançtan ödenecek tahvil
(US) anaparası ve faizi getirdiği kazançtan ödenecek tahvil
giderler (bir hâsılatın sağlanabilmesi için katlanılan giderler
Noun
vadesinden önce tahsil edilmiş gelirler hesabı
gelirler kontrolörü
Noun, Accounting
mali işlere bakan mahkeme
cutter ile ayni anlama gelir. gümrük gözetme botu.
gümrük muhafaza gemisi, kaçakçılığı önlemekte kullanılan silahlı deniz motoru.
(bütçe) vergi kayıp faktörü
bir işletmede sabit varlıkların değerini artırmadan bir işin yürütülmesi için yapılan harcama
bir işletmede sabit varlıkların değerini artırmadan bir işin yürütülmesi için yapılan harcamalar
gayrimenkul gelirleri
Noun
özkaynaklardan elde edilen gelir
gelir garantisi
Noun, Contracts
gelir kalemi
Noun, Accounting
(US) gelir vergisi kanunu
gelir modeli
Noun, Advertising
defterdarlık
Noun, Public Administration
ücretle yolculuk eden yolcu
(bütçe) vergi kazanç faktörü
gelir tahakkuku
Noun, Accounting
kârdan doğan ve ortaklarca çekilebilen özsermaye unsuru
ihtiyari yedek (bir şirketin yönetim kurulunca , istenildiğinde oluşturulan ve gereği kalmadığı zaman
kâr payı olarak dağıtılan rezerv
(vergiyle ilgili bir meselede vergi merciinden alınan) mükteza
mukteza (vergiyle ilgili)
Noun, Public Administration
(vergiyle ilgili bir meselede vergi merciinin bildirdiği) görüş
özelge (vergiyle ilgili)
Noun, Public Administration
gelir dağıtımı: Federal hükümet bütçesinden eyaletlere yapılan yardım.
gelir paylaşımı
Noun, Advertising
kazanç paylaşımı
Noun, Management
kazanç paylaşma
Noun, Management
gelir kaynağı
Noun, Economics
bandrol
Noun, Public Administration
gelir akışı (belirli ürünler ya da kâr merkezlerinden gelen nakit akışı
gelir sağlayan gümrük. protective tariff
gelir getirici vergi (devlete gelir sağlamak için salınan vergi
hâsılat vergisi (US) satış vergisi
(US) gümrük vergileri dışında kalan her türlü vergi
değişim üretim faktörünün marjinal ürün geliri
defterdarlık vergi ve gelir idaresi