rocket

English-Turkish Translation

  1. havaî fişek.
  2. roket, füze, tepkili mermi, (roketle hareket eden) uzay aracı/gemisi.
  3. rocket engine.
  4. (a) roka
    (Eruca sativa): salatası yapılan bir sebze, (b) haçlıgiller familyasından beyaz-mor güzel
    kokulu çiçekler açan bitki
    (Hesperis), (c) ABD'de yetişen zararlı bir ot
    (Barbarea vulgaris).
  5. havaî fişek/roket atmak, uzaya araç fırlatmak.
  6. roket gibi gitmek/uçmak.
  7. (av kuşu) havaya doğru dik/hızlı uçmak.
  8. hızla yükselmek, fırlamak.
    Prices are rocketing: Fiyatlar hızla yükseliyor.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

multi-barrel rocket launcher
çok namlulu roketatar Noun, Military
rocket-launcher attack
roketatarlı saldırı Noun, Military
anti-aircraft rocket
uçaksavar roketi
atomic rocket
nükleer roket
automatic rocket
otomatik roket
control rocket
kontrol roketi
dame's rocket
hanım menekşesi
(Hesperis matronalis): mor-beyaz çiçekler açar. Noun
distress rocket
tehlike fişeği
dyer's rocket
dyer's-weed Noun
garden rocket
roka
get a rocket
azarlanmak, azar işitmek, papara yemek.
give someone a rocket
birini şiddetle azarlamak/paylamak, zılgıtı vermek
intermediate range rocket
orta menzilli füze
Katyusha rocket
Katyuşa füzesi Proper Name, Military
landing rocket
inişte aydınlatma roketi
launch a rocket
yeni bir roket atmak Verb
life rocket
tahlisiye fişeği
make a rocket
zırlamak Verb
multistage rocket
çok kademeli roket
multistage rocket
kısım kısım ateşlenen roket
reusable rocket
yeniden kullanılabilir roket Noun, Astrophysics
reusable rocket
tekrar kullanılabilen roket Noun, Astrophysics
salad rocket
roka Noun, Plant Species
signal rocket
işaret fişeği
space rocket
uzay roketi
step rocket
kademeli ateşlenen roket
step rocket
kademeli roket
three stage rocket
üç aşamalı roket
rocket (driven) airplane
roketle işleyen uçak
rocket apparatus
roket takımı
rocket base
roket üssü
rocket bomb
tepkili bomba Noun
rocket composition
roket karması
rocket driven airplane
roketle işleyen uçak
rocket engine
roket motoru.
rocket, rocket motor ile ayni anlama gelir. Noun
rocket fire
roket ateşi Noun, Military
rocket fire
roket atışı Noun, Military
rocket fuel
roket yakıtı Noun, Astrophysics
rocket gun
roket topu, roketli silah, roket atan, bazuka Noun
rocket launcher
roket atan, piyade roket silahı. Noun
rocket launcher
roket atanlarla mücehhez taşıt Noun
rocket launching
roket atışı
rocket plane
tepkili uçak. Noun
rocket plane
roket atıcılarla mücehhez uçak Noun
rocket powered
roketle işler
rocket propulsion
roketle/tepkili motorla işleme/itilme Noun
rocket range
roket menzili
rocket range
roket erişimi
rocket scientist
roket bilim adamı
rocket scientist
roket bilim adamı (konuşma dilinde , bir yönetim ekibindeki en zeki kişi
rocket ship
roketli uçak: atmosfer ötesinde uçabilen roket motorlu uçak Noun
rocket sled
roket kızağı: havacılık denemelerinde kullanılan tek ray üzerinde yürüyen roket motorlu araç. Noun
rocket warhead
roket başlığı Noun, Military
Section of Weapon, Ammunition, Rocket and Missile Systems
Silah Mühimmat Roket ve Füze Sistemleri Şubesi Noun, Organizations
English-Turkish phrases from Zargan's own database