doğrudan uygulanan kurallar
Noun, Private International Law
usul ve esaslar
Noun, Law
mahkeme içtüzüğü
Noun, Law
bir tasfiye halinde veya şirketin yeniden teşkilat düzenlemesine tabi tutulduğu durumlarda alacaklı haklarının
hissedarların özvarlıklarından önce gel
öncelik ve rüçhan hakkının
kurallara göre hareket etmek
Verb
Ampere kuralı
Noun, Physics
bir kuralı uygulamak
Verb
kereste hacmi ölçü aleti.
Noun
bir kurala karşı gelmek
Verb
bir avukatın kendi uzmanlık alanıyla ilgili bir konuda kendisine başvuran herkesi müvekilli olarak kabul etmesi kuralı
Noun, Law
zincir kuralı: bir işlev işlevinin türevini işlemlemeye yarayan kural.
Noun
ABD'nin değişik devletlerinin vatandaşları arasındaki eşitlik kuralı
davaların birleştirilmesi kuralı
Noun, Law
paranın karışması ya da bankaya tevdii sonucu misli eşya niteliğini kazanarak genel alacaklılar karşısında
rüçhanlı durumunu kaybedeceği kuramı
devleti tehlikeye sokan durum yönetimi
olağanüstü yönetim
Noun, Politics-Intl. Relations
bir kurala uymaktan kaçınmak
Verb
Maddesi'ni ihlal ederek yasadışı yollarla elde edilen tanıklığın geçersizliği kuralı
sahibi bulunduğu otomobilin aile üyelerinden birince hatalı kullanılması sonucunda meydana gelen zarardan sorumlu olur
işveren sorumsuzluğu: emrindeki bir işçinin diğer işçiye vereceği zarardan işverenin sorumlu olmaması kuralı.
Noun
susturma kuralı: mecliste konuşma hürriyetini/süresini sınırlandıran/kısıtlayan kural/yasa.
Noun
temel kural: “Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.” şeklinde özetlenen temel ahlâk kuralı.
Noun
ana kural, temel/esas kaide, temel ilke.
Noun
özyönetim, özel idare, il(ler) yönetimi/idaresi, mahallî idare, bir devletin yasalarına uygun olarak
il/eyalet/sömürge mahallî işlerinin yönetimi.
Noun
bir kurala karşı gelmek
Verb
kaybeden öder kuralı
Noun, Law
çoğunluk kuralı: mecliste basit çoğunlukla alınan karara herkesin uyma zorunluğu.
bir kural olarak benimsemek
Verb
bir şeyi prensip edinmek
Verb
kural olarak benimsemek
Verb
çetelerin egemenliği
Noun
uyulması şart olan yönerge
{Örneğin buz, su ve buhar karışımından oluşan bir dizgede C=1 (su), P=3 (evre sayısı) olup bu kurala
göre V=0 dır, yani bu dizge başka bir hale dönüşemez}.
Noun
(Senato , US) kıdemlilik ilkesi
kural olarak iş görmek
Verb
bir iş yerinde işveren tarafından işyeri veya işçilere nezaret ve idare amacıyla tayin olunan diğer bir
işçinin kusuru sonucu işçilerden herhangi biri
satış hâsılatının % 25'ini resmi kurdan sterline çevirmesini gerekli kılan ve artık yürürlükte olmayan
İngiliz hükümeti döviz kontrolü yasası
yabancı senetleri satmış olan yatırımcıların
yatırım fonu kullanarak satın almış oldukları dolar primi
bir kuralı yürürlükten kaldırmak
Verb
(parlamento) kısa müzakere
davayı kaybeden tarafın kazanan tarafın masraflarını ödemesi kuralı
Noun, Law
itibari değeri üzerinden peşin ödeme yükümlülüğü
yüzde yirmi kuralı (bankadan kredi almak isteyen bir müşterinin , almak istediği kredinin ortalama en
az yüzde yirmisi kadar bir meblağı hesabında bul
birlik kuralı: ABD Demokrat Parti genel kongresinde eyalet çoğunluğunun oyunu tüm eyalete maletme kuralı.
Noun
istisnasız uygulanan genel kural
sosyal yardım koşulları
Noun
gerçek ya da görünüşte tıp mesleğinden olan kişilerin (doktor , dişçi , hemşire) televizyon reklamlarında
reklam verenin konuşmacısı olarak görünmeler
paralel sicil defteri tutmak
Verb
kararname yle yönetmek
Verb
kararnamelerle yönetmek
Verb
(fiyatlar) düşük düzeyini sürdürmek
Verb
(borsa fiyatları) yüksek düzeyde seyretmek
Verb
(fiyatlar) yüksekliğini sürdürmek
Verb
(fiyatlar) düşük düzeyini sürdürmekte olmak
Verb
geçerli mazeret ya da sebep gösterilmediği takdirde kesinleşecek mahkeme emri
sadece adı hüküm sürmek
Verb
sadece adı hüküm sürmek
Verb
bir belgede geçen adın yanlış yazılmış olması durumunda eğer doğru yazılmış gibi telaffuz ediliyorsa
bu yazım yanlışlığının belgenin sıhhatini bozmayacağı kuralı
hukuk devleti ilkesi
Noun, Law
bir dava konu sunda karar vermek
Verb
bir dava konusunda karar vermek
Verb
bir şeyin varlığını inkâr etmek
Verb
bir olasılığı yok saymak
Verb
bir olanağı ortadan kaldırmak
Verb
bir ülkeye hükmetmek
Verb
(fiyatlar) istikrarlı olmak
Verb
(borsada fiyatlar) yüksek seviyesini sürdürmek
Verb
(borsada fiyatlar) düşük seviyesini sürdürmek
Verb
'nın egemenliği sırasında
bankacılığın altın kuralı (bankalarca verilen kredilerin vadelerinin bu kredileri finanse etmek için
kullanılan mevduat vadeleriyle birbirine uyması k