satan

English-Turkish Translation

  1. Noun, Religion-Faith şeytan
  2. Noun Şeytan, iblis.
  3. Noun kötü adam.
    Satan reproving sin: İşlediği günahı başkasına atan.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

satanism
şeytana tapma Noun, Religion-Faith
satanism
satanizm Noun, Religion-Faith
satanist
şeytana tapan Adjective, Religion-Faith
satanist
şeytan-tapıcı Adjective, Religion-Faith
satanist
satanist Adjective, Religion-Faith
a limb of Satan
şeytanın art ayağı, çok yaramaz çocuk.
the Great Satan
Özellikle İran'da "ABD" anlamında kullanılan aşağılayıcı ifade
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çok satan ürün (özellikle kitap)
bestseller Noun, Commerce
uzun süredir çok satan ürün (özellikle kitap)
longseller Noun, Commerce
(kitap , vb) çok satan
bestseller
benzer mal satan
multiple
çalım satan
airy
çok satan
best-selling
döviz alıp satan
currency dealer
düşük fiyattan tahvil satan
(Br) bear seller
düşük fiyattan tahvil satan
bear seller
erkek giyim eşyası satan
gentleman's outfitter
fiyat kırarak satan
underseller
gemi alıp satan
ship broker
iyi satan
blue chips
kahve satan
coffee vendor
tafra satan
pretentious Adjective
temsil ettiği kişinin mallarını satan
del credere agency
ucuz eşya satan
cheap jack
satan mal
certain to sell article
başa baş satan tahvil
par bond
başabaş satan tahvil
par bond
bazan da giyecek satan taşıt aracı şeklindeki dükkân
mobile shop
belirli bir mal satan satış mümessili
speciality salesman
bilet satan görevli
ticket agent
bilet satan memur
ticket clerk
bir malın olası alıcılarının listesini satan komisyoncu
list of broker
bir üreticinin en çok satan ürünü ya da markası
flagship Noun
borsalarda senet alıp satan kişi
shunter
bu tür yiyecek satan bir dükkân
kosher
çalıntı mallar satan yer
fence Noun
çeşitli mallar satan büyük perakende satış mağazası
department store
çok satan bir ürün
seller
çok satan kitap
bestseller Noun
çok satan kitaplar listesi
top- rating list
çok satan mal
runner
denizcilik malzemesi satan bayi
marine stores
devlet tahvili alıp satan yetkili menkul kıymet tüccarı
primary dealer
domuz eti satan kasap
charcuterie
döviz alıp satan kişi
cambist
el işi satan dükkân
arts and-crafts shop
elektrik malzemesi satan tüccar
electrical outfitter
en çok satan marka
top- selling brand
en çok satan plaklar
top-selling records Noun
en çok satan plaklar listesi
hit parade
ender bulunan kitapları satan kişi
bibliopolist
erkek giyimi satan mağaza
haberdasher
eski eşya satan dükkân
junk shop
eski kitap satan sahaf
wholesale secondhand bookseller
foto malzemeleri satan dükkân
photographic goods shop
gazete satan çocuk
paperboy
gemi gereçleri satan dükkân
chandlery
gemi gereçleri satan dükkân
ship chandler
gemi levazımatı satan kişi
ship chandlery
gemilere kumanya satan kişi
ship chandlery
giyim eşyası satan dükkân
outfitting shop
giyim kuşam eşyası satan kişi
outfitter
günlük ihtiyaçları satan dükkân
neighbourhood shop
hatıra eşyası satan dükkân
souvenir shop
hızlı satan mallar
fast-moving goods Noun
içki satan dükkân
liquor shop
içki satan tüccar
liquor dealer
ikinci el mal satan perakendeci dükkânı
thrift shop
indirilmiş fiyatlarla mal satan perakendeci mağaza
discount store
inek alıp derisini satan kişi
knacker
iyi satan mal
best seller
kanuna aykırı olarak alkollü içki satan yer işleten kimse
jointist
kanunsuz içki satan yer
blind tiger
kapı kapı dolaşıp satan satış mümessili
door to door salesman (seller)
kendi hesabına büyük miktarda mal alıp satan tüccar
merchant
kendi hesabına büyük miktarlarda mal alıp satan tüccar
merchant
kitap satan kimse veya firma
bookseller
kötü satan kitap
bad seller
küçük bakkal ya da içki satan dükkân
bodega
lastik satan dükkân
tire store
malları konsinye olarak satan aracı
consignee
menkul kıymetler alıp satan tüccar
jobber in securities
mobilya satan eskici
furniture broker
moda eşya satan bayi
dealer in fancy goods
müzik aletleri satan dükkân
music house
önemsiz , ufak tefek şeyler satan bayi
petty dealer
orduya gıda maddeleri satan seyyar satıcı
sutler
özel mal satan satıcı
speciality salesman
parti mal alıp satan tüccar
dealer in job goods
perakende bakkaliye satan kişi
chandler
porselen eşya satan dükkân
china shop
radyo/televizyonda zaman satan kişi
account executive
sahip olduğu menkul kıymetler ya da emtiayı satan broker
covered bear
şarlatanlıkla sahte ilaç satan kimse
mountebank
senet alıp satan aracı
broker
seri sonu mal satan esnaf
piece broker
sigara satan dükkân
tobacco shop
spor eşyası satan dükkân
sporting goods shop
tablo satan dükkân
art shop
tahta işleri satan kişi
xlopolist
tapon ve eski mal satan dükkân
junk shop
tasfiye satışında bütün mallarını satan dükkân
full house
tek bir tür mal satan dükkân
one lob shop
tek fiyatla mal satan dükkân
(US) single-price store
tek fiyatla mal satan dükkân
single- price store
temsil ettiği kişinin veya kuruluşun ürünlerini satan ancak
delcredere agent
tütün satan dükkân
tobacco shop
ucuz fiyatla çeşitli mallar satan mağazalar zinciri
syndicate store
ucuz içki satan köşe meyhanesi
one- armed bandit
ucuz mal satan dükkân
cheapie
ucuz mal satan dükkân
limited-price variety store
ucuz şeyler satan sokak satıcısı
fakir
ucuz uçak bileti satan seyahat acentesi
bucket shop
ufak tefek şeyler satan bayi
petty dealer
vergisiz mal satan dükkân
duty free shop
yabancı kaynaklı ve pahalı yiyecek maddeleri satan dükkân
delicatessen
yalnızca bir şirketin ürünlerini satan bir perakendeci
solus site
yazıları gazetelere satan ajan
syndicate
yazışma ile mal satan firma
catalog ue house
yazışma ile mal satan şirket
catalog ue company
yem satan dükkân
feed store
yeni çıkan şeyler alıp satan tüccar
speciality dealer
yiyecek maddesi satan perakendeci dükkân
food retailer
yiyecek satan dükkân
food shop
yiyecek ve içecek satan kuruluş
(Fr.) brasserie
Turkish-English phrases from Zargan's own database