sikmak

Turkish-English Phrases

(ayakkabı) sıkmak
to pinch Verb
(birine) kurşun sıkmak
to plug Verb
(çamaşır bez, vs.) sıkmak
wring out Verb
(yumruğunu , dişlerini) sıkmak
to clench Verb
(yumruk) sıkmak
to double Verb
birini birşeyle sıkmak
to trouble someone with something Verb
birini düşüncesizce sorduğu sorularla sıkmak
to embarrass someone with indiscreet questions Verb
birinin canını sıkmak
to make someone nervous Verb
boğazını sıkmak
to throttle Verb
burup sıkmak
to wring Verb
bütün cesaretinıtoplamak , dişini sıkmak
to take one's courage in both hands Verb
çamaşır sıkma makinesi ile çamaşırları sıkmak
to mangle Verb
can sıkmak
to bore Verb
can sıkmak
to annoy Verb
canıni sıkmak
to annoy sb Verb
canını sıkmak
to torment Verb
canını sıkmak
to bother Verb
canını sıkmak
to depress Verb
canını sıkmak
to displease Verb
canını sıkmak
to disappoint Verb
canını sıkmak
to vex Verb
canını sıkmak
to peeve Verb
canını sıkmak
to exasperate Verb
canını sıkmak
to dissatisfy Verb
canını sıkmak
to beleaguer Verb
davranışlarıyla etrafını sıkmak
to make a nuisance of oneself Verb
dişini sıkmak
to take one's courage in both hands Verb
dişlerini sıkmak
to grit Verb
durmadan yardım isteyerek birini sıkmak
to pester someone with request of help Verb
hortumla su sıkmak
to hose Verb
kafasına kurşun sıkmak
to blow one's brains out Verb
kemeri sıkmak
to tighten ones belt Verb
kemerleri sıkmak
to tighten one's belt Verb
kesenin ağzını sıkmak
to tighten the purse strings Verb
kesenin ağzını sıkmak
to zip one's pocket tighter Verb
kesenin ucunu sıkmak
to grip one's purse strings tightly Verb
kredi şartlarını sıkmak
to tighten up on one's credit terms Verb
palavra sıkmak
(slang) to talk bunk Verb
palavra sıkmak
to lie in one's throat Verb
palavra sıkmak
to draw the longbow Verb
para vidalarını sıkmak
to tighten monetary screws Verb
para vidalarını sıkmak
to tighten the monetary screws Verb
portakalın suyunu sıkmak
to force juice out of an orange Verb
santrfüj ile suyunu sıkmak
to spin dry Verb
sargıyı sıkmak
to tighten a bandage Verb
sıkmak
to bother Verb
sıkmak
to compress Verb
sıkmak
to restrict Verb
sıkmak
to crush Verb
sıkmak
to distress Verb
sıkmak
to ahead Verb
sıkmak
to annoy Verb
sıkmak
to rack Verb
sıkmak
to gripe Verb
sıkmak
to squeeze Verb
sıkmak
to press Verb
sıkmak
to trouble Verb
sıkmak
to chagrin Verb
sıkmak
to mangle Verb
sıkmak
to put pressure on sb Verb
sıkmak
to pester Verb
sıkmak
to spray Verb
sıkmak
to brace Verb
sıkmak
to heave Verb
sıkmak
to strangulate Verb
sıkmak
to extrude Verb
sıkmak
to clasp Verb
sıkmak
to straiten Verb
sıkmak
to tighten Verb
sıkmak
to fire Verb
sıkmak
to jam Verb
sıkmak
to wring Verb
sıkmak
to crib Verb
sıkmak
(bullet) to shoot Verb
sıkmak
clasp
sıkmak , sıkıştırmak , büzmek , daraltmak .
constrict
vidaları sıkmak
to tighten up the screws Verb
yumruklarını sıkmak
to ball up your fists Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

sıkmak
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak ... kavramak, üzerine basınç uygulamak