straddle

  1. bacakları ayırma(k), bacaklarını ayırarak oturma(k)/durma(k)/yürüme(k).
  2. apışıp durma(k).
  3. bacakların bir bir tarafta biri öbür tarafta binme(k)/oturma(k).
    to straddle a horse.
  4. tarafsız görünme(k), iki tarafı birden idare etme(k), iki tarafa da onların tarafını tutuyor gibi davranma(k).

    straddle a question: bir tartışmada iki tarafı birden tutmak.
  5. (topçulukta) hedefin hem önüne hem arkasına ateş ederek mesafeyi ayarlamak.
    to straddle a target.
  6. ayrık bacaklar arasındaki mesafe.
  7. Public Finance belirli bir fiyattan hisse senedi alıp satmakta serbest olma seçeneği.
bir vergi mükellefinin cari yılın vergi yükümlülüğünü ileri bir tarihe atmak amacıyla bir sermaye kaybı
ile telafi etmek istediği gerçek sermaye kazan
gerçek sermaye kazancının söz konusu olduğu bir mal yatırımı
tartışmada iki tarafı birden tutmak Verb
bir konuda cevap vermekten maharetle kurtulmak Verb
yol şeridini değiştirmek Verb
öte yandan fiyatı yükselen hisse senedi spekülasyonu yapmak Verb
(US) bir yandan fiyatı düşen