take to

  1. (a) alışmak, tiryakisi/müptelâsı olmak.
    to take to drink. (b) hoşlanmak.
    They took to each
    other at once. (c) uzun süre bağlanıp/saplanıp kalmak.
    to take to one's bed. (d) başvurmak, çare olarak kullanmak.
    She took to nagging to get her own way: İstediğini elde etmek için dırdıra başvurdu.
özellikle hastalıktan iyileşmek için yatağa yatmaya gitmek Verb
bağrına basmak Verb
birini coşkuyla karşılamak Verb
tüymek, tabanları yağlamak, kaçmak, sıvışmak.
tabanları yağlamak, kaçmak, tüymek.
tabanları yağlamak Verb
kaçmak, tüymek.
birinin mesleğine ket vurmak gelirinin büyük bir kısmını almak Verb
kirişi kırmak (argo) Verb
kötü alışkanlıklar edinmek Verb
işe başlamak Verb
birini kovuşturmaya tabi tutmak Verb
saklamak Verb
gizlemek Verb
çekilmek, ric'at etmek, kaçmak, tüymek.
emekliye ayrılınca bahçıvanlıkla uğraşmaya başlamak Verb
(a) unutmamak, aklından çıkarmamak, daima hatırlamak, (b) çok etkilenmek, içine işlemek, çok üzülmek/duygulanmak.

He laid his sister's death very much to heart.
içerlemek, çok müteessir olmak.
kanatlanmak Verb
edebiyatla uğraşmak Verb
şahsiyetle uğraşmak Verb
şahsiyatla uğraşmak Verb
sökmek, parçalamak, parçalara ayırmak.
Take this engine to pieces and see what's wrong with it.
birine sempati duymak Verb
seve seve bir işe girişmek Verb
azarlamak, paylamak.
havalanmak.
kayıklara binmek Verb
(US) sinemaya götürmek Verb
(a) ciddî olarak düşünmek/ilgilenmek, canla başla alâkadar olmak, (b) içine işlemek, merak etmek.
(İskoçya) haydut olmak Verb
(a) yola çıkmak, seyahate/tura başlamak, (b) (eski) serseri/haydut/eşkiya olmak, yol kesmek.
sahneye çıkmak Verb
sokaklarda gösteri yapmak Verb
sokaklara dökülmek Verb, Politics-Intl. Relations
ormana kaçmak Verb
şapşallaştırmak Verb
afallatmak Verb
evlenmek Verb
işe başlamak Verb
yazarlığa başlamak Verb
tabanları yağlamak Verb
havalanmak Verb
daraltmak Verb
çıkarmak Verb
tutmak Verb
kalkışa geçmek Verb
sırtlamak Verb
hizmet dışı bırakmak Verb
bir günlük izin almaya çalışmak Verb
iki gün izin ayarlamak Verb
...'i göreve davet etmek Verb
...'i göreve çağırmak Verb
şaka kaldırmak Verb
arada kalmak Verb
tehlikeyi göze almak Verb
riske girmeye hazır olmak Verb
riske girmeye hazır olmak Verb
çabuk alınmak Verb
teslim alma yetkisi
teslim alma ehliyeti
çıkartma
katılmaya hakkı olan kimse
karar alamama
alıngan bir karaktere sahip olmak Verb
çok çabuk tepki göstermek Verb
(çiçek aşısı) tutmamak
şansa bir şey bırakmamak Verb
göz ardı etmek Verb
aldırış etmemek Verb
alayında olmak Verb
soluk almak için durma
karar alma yetkisi
riske girmeye hazır olmak Verb
riske girmeye hazır
tanıkları dinlemeye geçmek Verb
tanıkların dinlenmesine geçmek Verb
(uçak) kalkmaya hazır
sorumluluk üstlenmeye hazır
yemin etmeyi reddetme
teslim almayı reddetmek Verb
yemin etmeyi reddetmek Verb
ağıza götürmek Verb
(birisini) mahkemeye vermek/dava etmek.
ikaz/tekdir etmek, hesap sormak, azarlamak, paylamak.
gölgesinde kalmak Verb
ikinci plana düşmek Verb
önemini kaybetmek Verb
arka planda kalmak Verb
ihtilafı mahkemeye götürmek Verb
beğenmek, sevmek, hoşlanmak, gözü tutmak, meyletmek.
It took public's fancy: Halkın hoşuna gitti.
bir şeyden hoşlanmak Verb
(Br) postaya mektup götürmek Verb
bir mektubu postaneye götürmek Verb
mektup buu postaneye götürmek Verb
birine bir haber götürmek Verb
dolandırmak Verb
azarlamak Verb
birini soymak Verb
seçmeye başlamak Verb
içi ısınmak Verb
birinden hoşlanmak Verb
gemiye yük yüklemek Verb
gemiyi yüklemek Verb
bir kişiden iğrenmeye başlamak Verb
birine hemen içi ısınmak Verb
birine hemen kanı kaynamak Verb
oy hakkını elinden almak Verb
paketleri postaneye götürmek Verb
çok kırılmak Verb
gücenmek Verb
istisna kabul etmemek Verb
bir ifadeyi kabul etmemek Verb
bir tanığı kabul etmemek Verb
bir denetçi raporunu kabul etmemek Verb
delili kabul etmemek Verb
delili kabul etmemek Verb
hoşuna gitmek Verb
cezbedilmek
bir başarıdaki büyük payı kendisine ayırmak Verb
işverenin gözüne girmek için elinden geleni yapmak Verb
(a) hoş karşılamak, hoşgörmek, müsamaha göstermek.
to take kindly the new ideas. (b) yaratılıştan
sevmek/ilgi göstermek.
A duck takes kindly to water: Ördek yaratılıştan suyu sever.
hoşlanmak, hoşuna gitmek.
mektupları postaya götürmek Verb
...'in gereğini yapmak Verb
... hususunda gereğini yapmak Verb
bir şeye itiraz etmek Verb
götürmek Verb
hapishaneye sevketmek Verb
hapishaneye götürmek Verb
saygı ile eğilmek, övmek, methetmek, (birinin) üstünlüğünü itiraf etmek, takdir ve hayranlığını ifade
etmek.
I take off my hat to his courage. I take my hat off to him for his new discovery.
birinin üstünlüğünü itiraf etmek Verb
New York'a yola çıkmak Verb
'ye doğru gitmek Verb
gazeteye abone olmak Verb
itina etmek Verb
paketleri postaneye götürmek Verb
yolcuları bir mevkiden bir başka mevkiye aktarmak Verb
susup oturmak Verb
birini çocukluk günlerine götürmek Verb
birine çocukluk günlerini hatırlatmak Verb
birini akşam yemeğine götürmek Verb
birini akşam yemeğine götürmek Verb
birini bir adaya götürmek Verb
birini nefis bir akşam yemeğine götürmek Verb
birini mahkemeye götürmek Verb
birini hastaneye götürmek Verb
birini bir yere götürmek Verb
birini birşeye götürmek Verb
paylamak Verb
azarlamak Verb
bir kimseyi parasından/malından mahrum etmek, soyup soğana çevirmek, varını yoğunu (elinden) almak.
birini karakola götürmek Verb
birşeyi parçalara ayırmak Verb
birşeyi parçalamak Verb
içlenmek Verb
bir şeyi kendine dert etmek Verb
birşeyi parçalara ayırmak Verb
birşeyi parçalamak Verb
sırası geldiğinde başkanlığı üstlenmek Verb
sola sapmak Verb
gemiyi yüklemek Verb
… için bu/o fırsattan/durumdan yararlanmak.
mülk edinmek Verb
postaya mektup götürmek Verb
yeni bir kira sözleşmesi
davete başka zaman icabet etmek, “alacağı olmak”.
(birdenbire) çok hoşlanmak, kanı kaynamak, ısınmak.
evlenmek.
to take (a woman) to wife: (bir kadınla) evlenmek.
eyleme/harekete geçmek.
I don't know what line of action to take: Ne tarzda/nasıl hareket edeceğimi bilemiyorum.
hisselerini ödeyerek almak Verb
acil durum önlemleri Noun
çubuğunu tüttürmek Verb
kolayına bakmak, kendini sıkıntıya sokmamak, işi yavaştan almak, kendini fazla yormamak.
keyfine bakmak, hayatta bir şeye aldırmamak/önem vermemek.
tınmamak (argo) Verb
palamarı koparmak (argo) Verb
hükümeti devralmak Verb
fiili zilyetlik
merdivenden çıkmak Verb
merdivenleri kullanmak Verb
dinlenmek için zaman istemek Verb
mevzilenmek Verb, Military
opsiyonunu kullanma
hisse senedi satın almak Verb
satın alınmış hisse senetlerini ödemek Verb
sonucu başkasının lehine gözüken bir bahse girmek.
...'i göreve çağırmak Verb
...'i göreve davet etmek Verb
tehlikeyi göze alamayız