taken

  1. Verb (bkz: take )
    (s.f).
fotoğraf çektirmek Verb
valizlerini istasyona göndermek Verb
fotoğrafıni çektirmek Verb
tutulmakta olan hesap
alınacak önlemler bildirisi
kerteriz noktası Noun
şaşırmış, hayret etmiş, donup kalmış.
to be taken aback: şaşırmak, şaşalamak, apışıp kalmak.
You
seem taken aback: Şaşırmış görünüyorsun(uz); şaşırdın(ız) galiba.
I was quite taken aback at their bad manners: Terbiyesizliklerine şaşırıp kaldım.
genellikle, genel olarak, umumiyetle.
suçüstü yakalanmış
kamu parasıyla finanse edilmiş
polis tarafından yakalanmış
daraltılmak Verb
aşırtmak Verb
haberlere şaşırmak Verb
kaldırılmak Verb
birşeyin cazibesine kapılmak Verb
bakılmak Verb
dolaştırılmak Verb
birden bire yatağa düşmek Verb
aniden hastalanmak Verb
kafese girmek Verb
kandırılmak Verb
mantara basmak Verb
kanmak Verb
suçüstü yakalanmak Verb
kaydedilmek Verb
çıkarılmak Verb
esir alınmak Verb
esir düşmek Verb
hastalığa yakalanıp yatağa düşmek Verb
hastalanıp yatağa düşmek Verb
çok hoşuna gitmek.
be taken with an idea: bir fikirden hoşlanmak, aklına bir şey esmek.
sıkışmak, çişi/abdesti gelmek.
hayattan alınmış karakter
ambalajlar geri alınmaz
mahallinde keşif
haciz konulan mallar Noun
rehinden kurtarılan mallar Noun
hiç dikkate almamış olmak Verb
çıkartmak Verb
Vaktinizi aldım. Sizi meşgul ettim.
kamulaştırılan bir emlak sahibine tazminat ödemek Verb
Konsey tarafından alınan önlemler Noun
şahitin yemin etmesi
ehlivukufun yemini
birine karşı dava açmayı emretmek Verb