throat

  1. boğaz, gırtlak, gerdan.
  2. dar geçit.
  3. Maritime Traffic
    swallow ile ayni anlama gelir. makara yivi, makaradan halatın geçtiği yer.
  4. Maritime Traffic
    nock ile ayni anlama gelir. dörtgen şeklindeki yelkenin üst köşesi.
  5. gırtlaktan konuşmak.
boğazını temizlemek.
bindiği dalı kesmek, kendi kendine zarar vermek.
kendi kendine zarar vermek Verb
bindiği dalı kesmek Verb
birinin boğazını kesmek Verb
kulak-burun-boğaz cerrahı Noun, Medicine
KBB cerrahı Noun, Medicine
kulak-burun-boğaz cerrahisi Noun, Medicine
KBB cerrahisi Noun, Medicine
üzülmek, vicdan azabı çekmek, yüreğinin yağı erimek, boğazı tıkanmak/düğümlenmek.
boğazına sarılmak Verb
haşlamak Verb
(a) birinin gırtlağına sarılmak, kavga etmek, (b) azarlamak, haşlamak.
şiddetle birinin sözünü kesmek, konuşması esnasında birden atılmak.
palavra sıkmak Verb
çok yalan söylemek, korkunç yalanlar söylemek.
He's lying in his teeth: Baştanbaşa/hep yalan söylüyor.
(İşi gücü yalan dolan!).
üzüntü, huzursuzluk, vicdan azabı.
istemediği bir şeyi/fikri zorla kabul ettirmek, zorlamak.
Father keeps ramming it down my throat that
I should become a doctor.
zorla kabul ettirmek Verb
birinin gırtlağına basmak Verb
zorla kabul ettirmek, sıkboğaz etmek, ister istemez razı etmek.
dili varmamak, bir türlü söyleyememek, söylenmesi güç olmak, boğazında düğümlenip kalmak.
The words
of sympathy stuck in her throat: Nasıl başsağlığı dileyeceğini bilemiyordu.
söylemeye korkmak Verb
boğazında düğümlenmek Verb
söylemeye dili varmamak Verb
söyleyememek Verb
kabullenememek Verb
ağırına gitmek Verb
boğuşmak Verb
yüksek sesle telaffuz etmek Verb
buğdaycıl bülbül
(Luscinia svecica cyanecula): kara tavukgillerden Avrupa ve Asyada söğütlük ve
sazlıklarda yaşayan sırtı külrengi ötücü kuş.
Noun
birbirinin iflâsına sebep olacak derecede rekabete girişmek.
birinin boğazını kesmek Verb
birinin boğazına saldırmak Verb
bir şeyi zorla kabul ettirmek Verb
üzüntüden boğazı tıkanmak/düğümlenmek, tıkanır gibi olmak.
boğazı ağrımak.
boğaz olmak Verb
boğazı ağrımak Verb
gıcık tutmak Verb
gırtlağına sarılmak.
He had me by the throat: Gırtlağıma sarıldı.
birini şiddetle terslemek Verb
istemediği bir şeyi birine zorla dinletmek Verb
boğazda batma hissi Noun, Medicine
çok sigara içenlerde görülen boğaz hastalığı.
boğaz ağrısı. Noun
streptokok anjini Noun, Medicine
boğaz kültürü Noun, Medicine
yakaya takılan mikrofon
fırın ağzı
sweetbread ile ayni anlama gelir. (yiyecek olarak) özden, timüs bezi.
sweetbread (2). Noun
öldürücü rekabet
fiyatların piyasadaki hiçbir üreticinin kâr edemeyecek bir noktaya düşmesi
kulak burun boğaz uzmanı Noun, Medicine
kulak burun boğaz (KBB) Noun, Medicine
kulak-burun-boğaz hastalıkları uzmanı