to bear

English Turkish Phrases

bring one's mind to bear on sth
bir şeye dikkat etmek Verb
(for sth) to bear
kaldırmak Verb
(weight , load) to bear
çekmek Verb
(weight) to bear
taşıma
bring something to bear
birşeyi kullanmak Verb
bring something to bear
birşeyi uygulamak Verb
bring something to bear
birşeye başvurmak Verb
to bear a grudge against sb
kin
to bear someone a grudge
kin
to bear the blame
kabahati üzerine almak.
(court) to be sentenced to bear the costs
masrafları yüklenmeye mahkûm olmak Verb
allocate to bear the costs
masrafları yüklemek Verb
be sentenced to bear the costs
(mahkeme) masrafları yüklenmeye mahkûm olmak Verb
bring guns to bear on sth
topları birşey üzerine çevirmek.
bring influence to bear on sb
birini nüfuzu ile etkilemek Verb
bring pressure to bear on sb
birini etkilemek için baskı yapmak Verb
bring pressure to bear upon sb
birini zorla yaptırmaya çalışmak Verb
bring pressure to bear upon sb
sıkıştırmak Verb
I shall bring all my influence to bear on him
bütün nüfuzumu kullanacağım
(stock exchange) to sell a bear
garantisiz satmak Verb
bear a relation to sth
bir şeyle ilişkisi olmak Verb
bear no relation to
... ile ilgisi olmamak Verb
bear no relation to sth
bir şeyle hiç ilişkisi olmamak Verb
bear no relation to sth
bir şeyle ilişkisi olmamak Verb
bear no relation to the result
sonuçla ilgisi olmamak Verb
bear proportion to
ile mukayese kabul edebilecek durumda olmak Verb
bear reference to
bir şeyle ilişkisi olmak Verb
bear resemblance to
benzemek Verb
bear to sea
denize açılmak Verb
bear witness to sth
tanıklık etmek Verb
bear witness to the quality of a new car
yeni bir otomobilin kalitesine tanık olmak Verb
go to it like the bear to the stake
istemeye istemeye işe girişmek Verb
it doesn't bear even the faintest resemblance to it
yanından bile geçmemiş
English-Turkish phrases from Zargan's own database