to head

bir sorunu kesin sonuca bağlamak Verb
işi kesin bir sonuca bağlamak.
aklına esmek aklından geçirmek Verb
(a) olgunlaşmak, (b) dönüm noktasına varmak, (c) baş vermek.
(a) (sivilce vb.) cerahat toplamak, (b) hâd safhaya ulaşmak, buhranlı bir aşamaya girmek.
The international
crisis came to a head and war was declared.
Now matters are comig to a head: Şimdi işler gerginleşiyor/ hâd safhaya giriyor (Şimdi dananın kuyruğu kopacak).
kriz noktasına ulaşmak Verb
baştanbaşa, baştan ayağa, tepeden tırnağa (kadar).
başını döndürmek, kafasını tutmak.
(a) (içki vb.) başına vurmak, başını döndürmek, şaşırtmak, sarhoş etmek.
The brandy went to his head.
(b) kibirlenmek, burnu büyümek, kibirli/azametli/mağrur yapmak.
The applause of the crowd went to his head.
ne oldum delisi olmak Verb
hiçbir şey anlayamamak Verb
yüksek yerlerde başı dönmek Verb
bir şey anlamamak Verb
birini baştan aşağı süzmek Verb
çıban başını koparmak Verb
apsenin baş vermesi
önüne bakmak Verb
utancından başını öne eğmek.
aşılamaz güçlükler