violent

English-Turkish Translation

  1. Adjective şedid (outdated)
  2. Adjective şiddetli, kuvvetli, müthiş.
    violent heat/storm/pain.
  3. Adjective zorbalık sonucu, zor/kuvvet ve cebir ile yapılan, feci, hunhar, vahşi.
    He died a violent death, murdered
    by an enemy. 3. azılı, zorlu, tahripkâr, çılgın, yıkıcı, kırıcı, tehlikeli.
    The madman was violent and had to be locked up.
  4. Adjective zorlayıcı, zecrî, şiddete başvuran.
    To take violent measures.
  5. Adjective anlamı değiştiren/bozan, tahrif edici.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

violence
şiddet Noun
violence
vahşet Noun
(activity) to become lively or violent
kızışmak Verb
grow violent
alevlenmek Verb
violent anger
tehevvür
violent attack
şiddetli saldırı
violent blow
sadme
violent change
şiddetli değişiklikler
violent controversy
şiddetli münakaşa
violent death
cebri ölüm
violent death
insan müdahalesi sonucu hâsıl olan ölüm
violent death
şiddet sonucu ölüm
violent extremism
şiddete varan aşırıcılık Noun, Politics-Intl. Relations
violent heat
çok sıcak
violent interpretation
bozuk yorum
violent measures
cebri tedbirler Noun
violent pains
şiddetli ağrılar Noun
violent presumption
ister istemez varılan sonuç
violent presumptions
kuvvetli karineler Noun
violent storm
şiddetli fırtına
violent temper
hiddet
violent temper
öfke
by violent means
cebren
by violent means
şiddetle
initial violent recession
kurların aniden düşmesi
lay violent hands on
şiddet kullanmak Verb
lay violent hands on oneself
intihar etmek Verb
lay violent hands on oneself
kendini öldürmek Verb
lay violent hands upon oneself
kendini öldürmek Verb
lay violent hands upon oneself
intihar etmek Verb
swift and violent flood of water
sel
English-Turkish phrases from Zargan's own database