visual

  1. Adjective görünen, görülen, görsel.
    visual aids: görsel eğitim araçları.
    visual education: görsel
    eğitim.
    visual media: görsel araçlar.
    visual sense: görsel duyu.
  2. Adjective görüş+, görme+, görme duygusuna ait.
    visual acuity: görme keskinliği.
    visual angle: görüş
    açısı.
    visual field: görüş alanı.
    visual defect: görme özürü.
    visual memory: görme belleği.
    visual nerve: görme siniri.
  3. Adjective optik.
    visual effects: optik hile.
  4. Adjective görülebilen, görülmesi mümkün olan.
  5. Adjective zihinde canlanan/yerleşen.
    A visual impression captured in a line of verse.
görsel işitsel
görüş cihazı
görsel araçlar
öğretimde görme yoluyla bilgi vermek için kullanılan sinema gibi araçlar Noun
görsel ve işitsel mesafe
görüş açısı
görsel sanatlar Noun, Advertising
görsel ve işitsel mesafe
görsel iletişim
görsel denetim
görsel korteks Noun, Psychology
görsel efekt Noun, Advertising
görsel efekt süpervizörü Noun, Cinema
görme alanı Noun, Ophthalmology
görme alanı kusuru Noun, Ophthalmology
görme alanı defekti Noun, Ophthalmology
görme alanı testi Noun, Ophthalmology
görerek uçma
toprağı görerek uçma
görsel etki
görsel izlenimler Noun
görsel eğitim
görsel eğitim
gözle görülebilir envanter (perakende mağazalarında bir ürünün müşteriler tarafından gözle görülebilir ve elde edilebilir miktarı
görsel malzeme
görsel iletişim araçları Noun
görsel medya Noun, Advertising
görsel bellek
mal sergileme yoluyla satış
görsel nesneler Noun
görüntü kirliliği Noun
görsel tanıtım
rhodopsin Noun
görme duyusu
uzaktan işaretlerle haberleşme
sözlendirme kılavuzu.
televizyon vericisi
plastik sanatlar Noun
Tasarım ve Görsel Arşiv Bürosu Noun, Organizations
göze hoş gelme; görsel cazibe