yerinde

Turkish-English Translation

  1. Adjective appropriate
  2. put
  3. instead
  4. suitable
  5. valid
  6. handsome
  7. fitting
  8. Adverb appropriately
  9. vice
  10. apt
  11. good
  12. Adverb aptly
  13. Adjective on-site
  14. apposite
  15. sound
  16. felicitous
  17. apropos
  18. seasonable
  19. Adjective well-advised
  20. congruous
  21. pursuant
  22. Adjective righteous
  23. conformable
  24. condign
  25. onsite
  26. to the point
  27. to the purpose
  28. relevant in point
  29. correct
  30. ad rem
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

akıl sağlığı yerinde olmayan
mentally incompetent Adjective, Law
akıl sağlığı yerinde olmayan
non compos mentis (Lat.) Adjective, Law
İhracatçının İşyerinde Teslim
Ex-Works (EXW) Noun, Commerce
İşyerinde Teslim
Ex-Works (EXW) Noun, Commerce
yerindelik
expediency Noun, Law
ağızı burnu yerinde
handsome
ağızı burnu yerinde
good-looking
akıl yerinde
I am in my right mind
aklı başı yerinde
in one's right senses
aklı yerinde
of sane memory
aklı yerinde
of sound mind
asıl yerinde
(Lat.) in situ
bilinci yerinde
conscious Adjective
bütün akli melekeleri yerinde
with faculties unimpaired
dünyanın her yerinde
all over the world Adverb
facia yerinde
on the a of the disaster
giyim kuşamı yerinde
carefully dressed
gücü yerinde
up strength
hali vakti yerinde
in comparative comfort
hali vakti yerinde
lace- curtain
hali vakti yerinde
well- heeled
hali vakti yerinde
silk stocking
hali vakti yerinde
well- to-do
hali vakti yerinde
well- off
hali vakti yerinde
well off
hali vakti yerinde
well-heeled
hali vakti yerinde
rich
hali vakti yerinde
well-off
hali vakti yerinde
in easy circumstances
her yerinde
throughout
işverennin iş yerinde
on the employer's premises
itibarı yerinde
of good standing
kalıp kıyafet yerinde
imposing and well-dressed man
keyfi yerinde
carefree
keyfi yerinde
like the cat that stole the cream
keyfi yerinde
in fine fettle
keyfi yerinde
high jinks
keyfi yerinde
in high spirits
melekeleri yerinde
with faculties unimpaired
memleketin her yerinde
throughout the country
mücadelenin en şiddetli yerinde
in the thick of the fight
neşesi yerinde
he is in good spirits
onun yerinde
in his stead
pazar yerinde
in the market
personelin morali yerinde
morale is high among the staff
rahatı yerinde
comfortably off
sağlığı yerinde
in the pink
şuuru yerinde
conscious Adjective
uygun yerinde
in situ
yerli yerinde
properly Adverb
yerinde bir davranışla
appropriately Adverb
yerinde değil
misplaced
yerinde destek
on-site support Noun
yerinde duramama
wriggle
yerinde duramamak
to fidget Verb
yerinde duramamak
to have ants in your pants Verb
yerinde duramayacak kadar sabırsızlanmak
to champ at the bit Verb
yerinde duramayan
restive
yerinde duramayan
fidgety Adjective
yerinde duramayan
frisky
yerinde duramayan
flibbertigibbet
yerinde duramaz bir durumda
like a cat on hot bricks
yerinde görülmek
be accepted Verb
yerinde gözlem
fitting remark
yerinde harcanmış
well- spent
yerinde hizmet
subsidiarity Noun, Public Administration
yerinde icra etmek
to bring to the spot Verb
yerinde inceleme
on-site examination Noun
yerinde inceleme
on-site inspection Noun
yerinde inceleme
on-site survey Noun
yerinde işe alma
on-site recruitment
yerinde kalmak
to remain at one's post Verb
yerinde konuşmak
to speak to the purpose Verb
yerinde kullanılan sözcükler
well-worn phrases Noun
yerinde kullanma
correct
yerinde kullanmamak
to misapply Verb
yerinde kurulur
field installable Information Technology
yerinde kuşku
well- founded suspicion
yerinde kuşku
reasonable doubt
yerinde kuşku
reasonable suspicion
yerinde montaj masrafı
on site installation cost
yerinde müşteri servisi
on-the-spot service
yerinde olan
the ticket
yerinde olan
happy
yerinde olan
timely
yerinde olduğu kanıtlanabilecek masraflar
warrantable outlay
yerinde olmak
to change places Verb
yerinde olmama
misfire
yerinde olmamak
to be in the wrong box Verb
yerinde olmayan
out of the way
yerinde pazar araştırması
field survey
yerinde rahat durmamak
to wiggle Verb
yerinde saymak
to mark time Verb
yerinde saymak
to have come to a standstill Verb
yerinde söylenmiş
well spoken
yerinde söz
hit
yerinde söz söylemek
to speak one's mind clearly and to the point Verb
yerinde söz söylemek
to speak to the point Verb
yerinde sözler
apt words Noun
yerinde şüpheler
rational doubts Noun
yerinde talep
substantiated claim
yerinde teftiş
site audit
yerinde teftiş
local inspection
yerinde teklif
spot offer
yerinde temizleme
cleaning-in-place (CPI) Noun, Construction
yerinde temizleme ünitesi
cleaning-in-place unit (CPI unit) Noun, Construction
yerinde teslim
site delivered
yerinde teslim
delivered on site
yerinde tüketim
on-premises consumption Noun, Food-Kitchen
yerinde tutmak
to hold down Verb
yerinde yapılan muamele
in-place treatment
(kaya) asıl yerinde bulunan
live
...'in yerinde olmak
to be in ... shoes Verb
akılı yerinde olmak
to be all there Verb
aklı başı yerinde olmak
to have one's head screwed on the right way Verb
aklı yerinde olmak
to be in your right mind Verb
aşırı hareketli yerinde duramayan
hyper
başkasının yerinde olmak
to be in another man's shoes Verb
bilinci yerinde görünmek
to look conscious Verb
bilinçi yerinde görünmek
to look conscious Verb
bir atamayı yerinde bulmak
to approve of an appointment Verb
birinin talebini yerinde bulmak
to sustain someone in demand Verb
birinin yerinde olmak
to stand in sb's shoes Verb
birinin yerinde olmak istememek
to not to like to be in sb's shoes Verb
dünyanın her yerinde geçerlik
universal validity
hâkimin yerinde keşfi
judicial inspection
hali vakti yerinde değil
badly off
hali vakti yerinde olma
pecuniosity
hali vakti yerinde olmak
to live in decent conditions Verb
hali vakti yerinde olmak
to be on easy street Verb
hali vakti yerinde olmak
to be well- off Verb
hali vakti yerinde olmak
to be well off Verb
hali vakti yerinde olmak
to be in good circumstances Verb
hali vakti yerinde olmak
to be affluent Verb
hali vakti yerinde olmak
to enjoy a fortune Verb
hali vakti yerinde olmak
to be comfortably off Verb
iş yerinde eğitim
(US) in-plant training
iş yerinde eğitim
in-plant training
iş yerinde işçi eğitimi
workshop training
itibarı yerinde olmak
to be in estimation Verb
itibarı yerinde olmak
to be good standing Verb
kafası yerinde olmamak
(one's mind) to be elsewhere Verb
kafası yerinde olmamak
to wool-gather Verb
kendi iş yerinde eğitim
in-house training
keyfi pek yerinde olmama
a little off form
keyfi yerinde olma
cheer
keyfi yerinde olmak
to be in a good humour Verb
keyfi yerinde olmak
to be in high spirits Verb
keyfi yerinde olmak
to be in strong heart Verb
keyfi yerinde olmak
to be in a cheerful frame of mind Verb
keyfi yerinde olmak
to be in the mood Verb
keyfi yerinde olmamak
to be in low spirits Verb
kolayca yerinde tutulamayan
unruly
montaj yerinde yapılan iş
field work
navlun varış yerinde ödenecektir
freight payable at destination
olay yerinde araştırma
judicial survey
olay yerinde bulunmuş olma
found on premises
olay yerinde tahkikat yapmak
to make investigation on the spot Verb
sağlığı hep yerinde olmak
to know the score Verb
sağlığı yerinde olmamak
to be in bad health Verb
sağlığı yerinde olmayan akıl
of unsound mind
Senin yerinde olmak istemezdim!
It sucks to be you!
senin yerinde olsaydım
if I were you Adverb
tam sağlığı yerinde olmak
to be in the full flush of health Verb
tamamıyla yerinde karar
fully justified decision
uygun ve yerinde bulmak
to deem fit and proper Verb
varış yerinde ödenecek navlun
freight at risk
yanaşma yerinde yükleme
snug berth
zekice yerinde cevap
comeback
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Uygun, münâsip
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.