[knife]

a large knife

saldırış saldırma

at a knife point

vb tehdit etme

at a knife point

bıçakla ya da ültimatomla

back of a knife

bıçak sırtı

before you can/could say “knife”

göz açıp kapayıncaya kadar, çabucak.
She ran off before you can/could say “knife”.

bolt knife

mücellit bıçağı. İsim

bowie knife

av bıçağı. İsim

bread knife

ekmek bıçağı İsim, Gıda ve Mutfak

butter knife

tereyağı bıçağı. İsim

carving knife

büyük et bıçağı

case knife

kılıflı (büyük) bıçak. İsim

case knife

sofra bıçağı. İsim

cheese knife

peynir bıçağı İsim, Gıda ve Mutfak

chef's knife

aşçı bıçağı İsim, Gıda ve Mutfak

clasp knife

sustalı çakı. İsim

come under the knife

bıçak altına yatmak, ameliyat olmak.

commando knife

kasatura İsim, Askerlik

craft knife

maket bıçağı İsim

craft knife

falçata İsim

deck stripping knife

raspa

desk knife

kâğıt açıcı

drawing knife

drawknife.

fillet knife

fileto bıçağı İsim, Gıda ve Mutfak

fish knife

balık bıçağı. İsim

flick s knife

sustalı bıçak

garden knife

bahçıvan çakısı

gauge knife

ayarlı bıçak

get one's knife into

birine kancayı takmak Fiil

grapefruit knife

greyfurt bıçağı İsim, Gıda ve Mutfak

have a horror of the knife

ameliyattan korkmak Fiil

have one's knife into sb

birine kancayı takmak Fiil

hunting knife

av bıçağı.

jack knife

(iki bölümden oluşan araçlar ile ilgili olarak) kaza sonucu iki büklüm olmak Fiil

kitchen knife

mutfak bıçağı İsim, Gıda ve Mutfak

knife

bıçak, çakı.
table knife: yemek bıçağı.
carving knife: et bıçağı, et dilimleme bıçağı. İsim

knife

hançer, kama. İsim

knife

makine bıçağı, makinenin kesici ucu. İsim

knife

bıçakla kesmek. Fiil

knife

bıçaklamak, bıçak saplamak, hançerlemek, bıçakla/kama ile/hançerle vurmak.
During the fight he was knifed in the back. Fiil

knife

(boya vb.) bıçakla karıştırıp hazırlamak. Fiil

knife

arkadan vurmak, kuyusunu kazmak. Fiil

knife

bıçak gibi kesmek/yarmak.
The prow was knifing the water. The cruiser knifed through the heavy sea. Fiil

knife block

bıçak seti Gıda ve Mutfak

knife edge

bilinmezlik durumu

knife edge

büyük tehlike

knife edge

terazi kolu

knife edge

bıçak ağzı

knife fight

bıçaklı kavga İsim

knife pleat

ince/keskin kırma/kıvrım/pli.
knife-pleated: ince/keskin kırmalı. İsim

knife wound

bıçak yarası İsim, Tıp

lay a good knife and fork

iyi ve tıka basa yemek Fiil

like a (hot) knife through butter

tereyağından kıl çeker gibi

on a knife edge

bıçak sırtında

on a knife edge

tedirgin

palette knife

karıştıraç, boya karıştırmaya mahsus bıçak gibi alet.

pallet knife

(aşçılıkta) hamur bıçağı, spatula. İsim

pallet knife

(ressamlıkta) karıştıraç, boya bıçağı: boyaları karıştırmak ve sürmek için kullanılan düz ağızlı bıçak. İsim

paper knife

kâğıt bıçağı

paring knife

(sebze/meyve) soyma bıçağı.

play a good knife and fork

tıka basa yemek

pocket knife

cep çakısı

pocket knife

çep çakısı

putty knife

spatula İsim

Stanley knife

falçata İsim

Stanley knife

maket bıçağı İsim

stationery knife

falçata İsim

stationery knife

maket bıçağı İsim

threaten with a drawn knife

bıçak çekmek Fiil

tomato knife

domates bıçağı İsim, Gıda ve Mutfak

trench knife

kama, yakın savaşta kullanılan kesici silah.

under the knife

bıçak altında, ameliyat olurken, ameliyatta, ameliyat esnasında.
The sick man died under the knife.

utility knife

maket bıçağı İsim

utility knife

falçata İsim

üst ” upper surface , top . to undertake ; to jump over ; he had a knife on

~ ne almak ~den atlamak ~ de bıçak vardı ~ nde durmak ~ ne düşmek ~ nde ka

war of the knife

süngü savaşı

war to the knife

kıyasıya kavga