ticari reklam dakikası
İsim
yürüyerek bir dakikalık mesafede
(randevuya) tam vaktinde gelmek
Fiil
dakikası dakikasına yetişmek
Fiil
(TV'de , radyoda) ticari reklamın dakikası
İsim
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
İsim, Kurum İsimleri
izninin her dakikasının zevkine varmak
Fiil
zabıt defterine geçirmek
Fiil
dakika, 60 saniye, saatin 1/60'ı (zaman ölçüsü).
an, lâhza, kısa zaman.
He paused for a minute to listen: Bir an durup dinledi.
in a minute:
hemen, şimdi, bir dakikaya kadar.
I'll be ready in a minute.
(acele yazılmış) özet, muhtıra, not.
The minister read the report very carefully, and at the end wrote a minute expressing his agreement.
dakika, 1/60 derece (açı ölçüsü).
Geometri
saat tutmak, dakikaları saymak/ölçmek.
tutanak/zabıt tutmak, tutanağa/zapta geçirmek.
dakikalık, dakikada/kısa zamanda yapılan.
minute rice/steak: çabuk pişen pirinç/biftek.
Sıfat
çok küçük/ufak.
His writing is so minute that it's difficult to read.
önemsiz, cüz'î, pek az.
a minute improvement.
çok dikkatli, kılı kırk yaran, ayrıntılı, en ince ayrıntılarına kadar inen.
a minute examination/observer. minute instructions.
bir toplantının protokolünü hazırlamak
Fiil
matem topu: matem işareti olarak (kral veya devlet başkanının ölümü, geminin batması vb. dolayısıyla) her dakikada bir atılan top.
(US) kısa metrajlı reklam filmi
yelkovanı bir dakika geri almak
Fiil
… anda, … dakikada, hemen(cecik), derhal.
Although we hadn't met for 33 years, I recognized him the minute (that) I saw him: 33 yıl buluşmamış olmamıza rağmen onu gördüğüm anda tanıdım.
tam, dakikası dakikasına.
The train arrived at 6 o'clock to the minute: Tren tam saat 6'da geldi.
He wakes up every morning at 7 o'clock to the minute.
maliye bakanlığı muhtırası