yaşam savaşı
baki/hayatta kalmak, kazadan sağ kurtulmak.
to survive an automobile accident/a shipwreck. Fiil
başkasından fazla yaşamak, daha uzun ömürlü olmak.
He will probably survive me by many years. Fiil
birisi öldükten sonra yaşamakta devam etmek.
The deceased is survived by his wife and children. Fiil
tutunmak, tehlikeli/güç koşullara rağmen yaşamak.
You'll have to learn to make difficult decisions
if you are to survive in business: İş hayatında tutunabilmek için çetin kararlar almasını öğrenmelisin(iz).
Fiil
sağ kalmak (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Fiil, Biyoloji
bir depremden sağ çıkmak Fiil
bir mevkide tutunmak Fiil
iktidarda ayakta kalmak Fiil
iktidar da ayakta kalmak Fiil
hâlâ geçerli olmak Fiil
geçimini sağlamak.
My salary's only just enough to survive on: Maaşım ancak geçimimi sağlamaya yetişiyor.
çocuklarından daha uzun yaşamak Fiil
bulunduğu mevkiden vazgeçmemek Fiil
(mülk) birinin eline geçmek Fiil