-
kesmek, tutmak, zaptetmek.
to bate one's breath: soluğunu tutmak.
to bate one's enthusiasm: heyecanını tutmak.
-
azal(t)mak, indirmek, küçül(t)mek, tenzil etmek.
setbacks that bated his hopes.
-
çırpınmak, (şahin vb.) kanat çırparak uçmaya yeltenmek.
-
şahinin öfkeli ve korkmuş hali.
-
(a) deriyi yumuşatmak için alkaliye batırmak, (b) bu iş için kullanılan alkali eriyiği.