1. olasılık, olabilirlik, ihtimal.
    The chances are that: Belki de, olabilir ki, muhtemelen, çok muhtemeldir
    ki.
    The chances are that he hasn't heard the news yet.
    Take one's chances: (işi) talihe/tesadüfe bırakmak/talihini denemek/tehlikeyi göze alıp girişmek.
    chances are against him: Talihi yardım etmiyor/Şansı yok/Tesadüfler onun aleyhinde.
    chances are against that happening: Bunun olmasına pek ihtimal yoktur.
birinin birşeyi yapmasını mümkün görmek Fiil
birinin birşeyi yapmasının mümkün olduğunu düşünmek Fiil
meslek hayatı fırsatları İsim
seçilme şansı
şansa bir şey bırakmamak Fiil
tehlikeli işlere atılmak, şansını denemek.
büyük risk göze almak Fiil
olasılıklar hesabı
kâr fırsatları İsim