Türkçe-Ingilizce Çeviri

  1. not
  2. no
  3. nay
Türkçe-Ingilizce çeviriler: Zargan Ltd.

Türkçe-Ingilizce Ilgili Terimler

aklı başında olmayan
mentally incompetent Sıfat, Hukuk
aklı başında olmayan
non compos mentis (Lat.) Sıfat, Hukuk
askerliğe elverişli
fit for military service Sıfat, Askerlik
Fena değil. ("Nasılsın?" sorusuna cevaben)
Can't complain. (in response to "How are you?") Cümle, Deyim
İnanılır gibi değil!
Go figure! Ünlem, Deyim
mümeyyiz olmayan
mentally incompetent Sıfat, Hukuk
mümeyyiz olmayan
non compos mentis (Lat.) Sıfat, Hukuk
Olacak iş değil!
Go figure! Ünlem, Deyim
(gemi) seyrüsefere müsait değil
nonnavigable
açık değil
non liquet
açık değil
obscure
adı gerekli değil
a certain
adı lazım değil
let me not mention his name
adil değil
not fair
adil değil
thick as thieves
adil değil
not cricket
akla yakın değil
a bit thick
aklı başında değil
punch drunk
alay edilecek şey değil
no jesting matter
alışılmadık bir şey değil
nothing out of the common
askerliğe elverişli değil
unfit for military service Sıfat, Askerlik
aşınma ve eskime yüzünden değil
planned obsolescence
azimkâr değil
weak of purpose
bağlayıcı teklif değil
not binding offer
benim zevkime göre değil
not my cup of tea
benim zevkime uygun değil
not my mark
bir o değil
anything but
birinin mülkiyetinde değil
not possessed
borçta değil
unembarassed
boş değil
busy
çalışacak ehliyette değil
unfit for work
çok tatmin edici değil
not up much
daimi üye değil
nonpermanent member
dayanılacak gibi değil
beyond (past) endurance
'de yetkili değil
not competent in
dikey değil
out of plumb
doğru değil
unadvisable
durumuna uygun değil
beneath
düşünerek karar verip değil
impulse buy
düşünüldüğü kadar ... değil
not as ... as thought Sıfat
emre hazır değil
nonavailable
eşit değil
inequable
farkında değil
unknowing
fena değil
not bad
fiillerinden sorumlu değil
he is not accountable for his actions
fiyata dahil değil
not included in the price
form unda değil
he is out of form
gemi trafiğine elverişli değil
unnavigable
görev başında değil
off duty
gülünecek şey değil
no lauching matter
hafife alınacak sorun değil
no trifling matter
hali vakti yerinde değil
badly off
hamiline değil
not to order
hayır kurumu niteliğinde değil
noncharitable
henüz haberdar değil
not yet up to the ropes
henüz halka açıklamaya hazır değil
in the pipeline
herşey olabilir ama … değil
anything but …
hesap müsait değil
not provided for
hesap müsait değil
not sufficient (n . s
hesap müsait değil
not sufficient (n . s .)
hiç bile değil
not in the least
hiç bile değil
nothing of the kind
hiç bile değil
not a bit
hiç de … değil
anything but …
hiç fena değil
not half bad
hoş değil
thick as thieves
hükümetten memnun değil
disaffected
ikamet yeri değil
nonresidential
ikametgâhı belli değil
of unknown abode
inanılacak cinsten değil
unworthy of belief
inanılır gibi değil
unreal Sıfat
insan tüketimine uygun değil
unfit for human consumption
insanın oturmasına uygun değil
unfit for human habitation
iş için değil
nonwork journey
işte çalışacak tip değil
unfit for business
kabil değil
impossible
kabil değil
not possible
karışık değil
unmingled
kendinde değil
senseless
kesin değil
open to question
kesinlikle değil
not for nuts
konsolide değil
unfunded
kullanılmaya elverişli değil
unserviceable
maaşından memnun değil
dissatisfied with one's salary
malum değil
is not yet clear
mesele açık değil
(Lat.) nonliquet
meskûn değil
uninhabited
meskûn değil
unpopulated
meşgul değil
disengaged
mevcut değil
nonavailable
miktarı ağırlık olarak değil
to reckon livestock by tale
mümkün değil
not for all the tea in china
müsait değil
nonavailable
müzakere edilmeye elverişli değil
unnegotiable
o kadar da … değil
not as … as all that Sıfat
o kadar da … değil
not all that … Sıfat
olası değil
unapt
olası değil
doubtful
olmayacak şey değil
on the cards
önemli değil
not that it matters
önemsiz şey değil
no light matter
örnek kalitesinde değil
inferior to sample
para önemli değil
money is no consideration
pek de … değil
not as … as all that Sıfat
pek de … değil
not all that … Sıfat
pek de ilgisiz değil
not altogether disinterested
pek doğru bir davranış değil
not a very proper attitude
pek fena değil
not half bad
pek parlak değil
mediocre
pek tatmin edici değil
not so hot
pratik değil
starry eyed
rantabl değil
nothing to it
rantabl değil
not paying
rüşvet almaz değil
he was accessible to bribery
sağlam değil
rocky
sağlam değil
wonky
sağlam kafalı (deli değil
of a sound mind
sanıldığı kadar ... değil
not as ... as thought Sıfat
sanıldığı kadar önemsiz değil
no small matter
seri imalat ürünü değil
nonmanufactured
sert değil
mild
seyrüsefere elverişli değil
innavigable
sırası değil
this is not the right time
sorumlu değil
not responsible
suç bende değil
I'm not to blame
şimdi sırası değil
it is not a very convenient time
tek bir defa değil
cumulative offence
tekin değil
of ill omen
tekin değil
ill-omened
tekin değil
sinister
tekin değil
inauspicious
umuma (halka) açık değil
not accessible to the public
umurumda değil
I don't care
uygun değil
noneligible
uzak değil
in no distance
uzakta değil
short way off
uzman değil
nonexpert
üretken değil
nonproductive
vasiyetname düzenlemeye ehil değil
incapable of making a will
vergiye tabi değil
nondutiable
verimli değil
nonproductive
yalnız bu değil
nay
yalnız görülen dava hakkında değil
jurisdiction over the subject matter
yalnızca biri değil
both
yaptığı iş pek mükemmel değil
his work leaves much to be desired
yardımcısı değil
not the monkey , the organ- grinder
yayınlaması uygun değil
unfit for publication
yemeye elverişli değil
inedible
yenir yutulur şey değil
a bitter pill
yerinde değil
misplaced
yutulur şey değil
no little wonder
zannedildiği kadar ... değil
not as ... as thought Sıfat
zerre değil
not in the least
zırnık kadar bile değil
not an iota
...'den çok da farklı değil.
It's not very different from ....
...'den pek de farklı değil.
It's not very different from ....
Aynı şey değil.
That was different.
Bana göre birşey değil.
Not my thing.
Birşey değil.
Sure.
Birşey değil.
You're welcome.
bu adil değil !
it's not fair
Büyük bir marifet değil.
It's not a big deal.
Çok da harika değil.
It leaves something to be desired.
Çok da önemli birşey değil.
It's not a big deal.
Elimde değil.
I can't help that. Cümle
fiyatın yıllar değil de
near by
hamiline değil (nama yazılı
not to order
Hiç de öyle değil.
This is far from the truth. Cümle
Hiç komik değil.
What's funny?
iflas etmiş değil de
voluntary liquidation
imalat endüstrisine değil de
service economy
Konu o değil.
That's not the point.
Mesele ... değil.
It's not the ...
Mükemmel değil.
It leaves something to be desired.
Mümkün değil!
No way!
Olacak iş değil!
Of all the nerve! Cümle
Olacak iş değil!
Of all the cheek! Cümle
Olacak iş değil!
Well, of all the ...! Cümle
Olmayacak şey değil.
It happens.
Önemli değil.
No problem.
Senin suçun değil.
It's not your fault.
Sorun ... değil.
It's not the ...
Sorun çözülmüş değil.
The issue remains.
Sorun değil.
It's OK.
Sorun değil.
It's cool.
Sorun değil.
It's okay.
Sorun değil.
No problem.
Şaka yapıyorsun değil mi?
You're kidding, right?
Şart da değil.
Not necessarily.
taşımanın taşıyacağı yerden değil de
prepaid ticket advice
tevekkeli değil !
it's not just a matter of chance that
Umurumda değil.
I don't care about that.
yarın değil , öbür gün
the day after tomorrow
yarın değil , öbür sabah
the morning after
Türkçe-Ingilizce terim çevirileri: Zargan Ltd.

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. Muztaripler yalnız ... bağırabilenler değildir
Kubbealti Akademisi Kültür ve Sanat Vakfi isbirligiyle yayinlanan özet bilgilerdir. Kelimenin kökeni, tüm anlamlari ve örnek cümleler için www.kubbealtilugati.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.