distinction

  1. İsim temayüz
  2. İsim ayırma, ayırım, ayırt etme, fark gözetme.
    He treated all alike, without distinction.
  3. İsim fark, ayrılık.
    What is the distinction between ducks and geese.
    without distinction: fark
    gözetmeden.
    without distinction of rank/age/sex: rütbe/yaş/cinsiyet farkı gözetmeksizin.
  4. İsim istisna.
    Death comes to all without distinction.
  5. İsim tezat, tutarsızlık, uyarsızlık.
    There is a distinction between what he says and what he does:
    Yaptıkları söylediklerine uymuyor.
  6. İsim belirti, ayırıcı nitelik, ayırmaç, alâmet, alâmeti farika, ayrıcalık, imtiyaz, temayüz, mümeyyiz vasıf.

    It has the distinction of being the oldest house in the town: Bu evin ayrıcalığı, kentin en eski evi olmasıdır.
  7. İsim nişan, rütbe, (şeref) pâye(si).
    He was given highest distinction in science.
  8. İsim üstünlük, şan, şöhret, seçkinlik, mümtaziyet, sivrilme, yükselme, üstün başarı/derece.
    a man of distinction:
    seçkin/mümtaz bir adam.
    to gain distinction: sivrilmek, temayüz etmek.
  9. İsim açıklık, vuzuh, sarahat.
  10. İsim ayırma, bölme, bölüm.
işini üstün bir başarıyla yapmak Fiil
işinıüstün başarıyla yapmak Fiil
sınıf farkı
ayırım yapmak Fiil
kötü şöhret İsim
ince fark
ince ayırım
itibar kazanmak Fiil
kesin bir ayırım yapmak Fiil
ayırım yapmak Fiil
tefrik etmek Fiil
ince ayırım yapmak Fiil
sivrilmiş kişi
ince bir fark
itibarlı kişi
saygın kişi
ırk ayrılığı
nişan almak Fiil
ince ayırım
belirgin ayrılık
kelime farkı
takdir ile
ayırt etmeksizin
rütbe farkı
kılı kırk yaran ayırım
seçkin davranışı olmak Fiil
... olma özelliğini taşımak Fiil
bir şeyi ayrı tutmak Fiil
yaş farkı gözetmeksizin
tabiiyet gözetmeden
ırk ayırımı yapmadan
rütbe farkı gözetmeden