Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. parıltı, hafif/titrek ışık.
  2. (belirsiz/zayıf) fikir/duygu, ima, sezgi, seziş,
    mec. ışık, parıltı.
    a glimmer of hope:
    umut ışığı/parıltısı.
    The doctor's report gave us only a glimmer of hope. I had only the vaguest glimmer of why I was there.
  3. azıcık, zerre, nebze, az bir parça.
    a glimmer of intelligence.
    a glimmer of the truth: bir nebze hakikat.
  4. parıldamak, (hafifçe) parlamak, hafif/titrek ışık vermek.
    A faint light glimmered at the end of the
    passage. The candle glimmered and went out.
  5. belirmek, (müphem bir şekilde) görünmek/gözükmek.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

glimmer of hope
ümit ışığı
not the least glimmer of intelligence
en ufak bir zekâ belirtisi olmamak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.