1. Zamir ifadeye kuvvet vermek için:
    He himself spoke to the men. He himself will do it. I want the manager
    himself, not his secretary.
  2. Zamir Allah veya Hz. İsa'dan bahsedilirken.
  3. Zamir (standard olmayarak) mukayese tümcelerinde
    as veya
    than'dan sonra :
    His wife is as stingy as himself.
  4. Zamir fiil veya edatların nesnesi olarak:
    The old car only had room for himself and three others.
  5. Zamir önemli kişileri, özellikle aile reisini belirtmek için
    he yerine:
    himself has said so.
yalnız/tek başına, kendi kendine, kimsenin yardımı olmaksızın.
The baby can walk by himself now. He
lives all by himself in the country.
yapayalnız
but . yalnız başına
kendinde olmak, şuuruna hâkim olmak.
He is not himself: Kendinde değil.
He feels himself again:
Kendine (tekrar normal haline) geldi.
kendisiyle dolu
kendi canını acıtmak Fiil
Kendi başına buyruktur, kimseyi dinlemez.
içine atmak Fiil
bir şeyi kendi için saklamak Fiil
kendinde olmak, şuuruna hâkim olmak.
He is not himself: Kendinde değil.
He feels himself again:
Kendine (tekrar normal haline) geldi.
birinin yanlışlarını düzeltmemek, hata yapmasına göz yummak, sonu felakete giden tutumunda serbest bırakmak.

Give him enough rope and he will hang himself: Bırak kendi haline, sonunda belasını bulacak. (kendi ipini kendi eliyle çekecek).
sıkılgan
herkes kendi başının çare sine baksın
Sona kalan dona kalır/Herkes kendi başının çaresine baksın.
erkek gibi davrandı
Meteliğe kurşun atıyor, meteliği/beş parası yok.
kalabalıkta kendine yol açmak Fiil