1. İsim fani
  2. ölümlü, fani, geçici.
    All men are mortal.
  3. insanî, beşerî.
    It's beyond the mortal power to bring a dead man back to life.
  4. dünyevî.
    mortal existence.
  5. ölümcül, ölüm+.
    mortal agony.
  6. ağır, büyük, affedilmez, manen öldürücü, ruhu öldüren.
    mortal sin: (Katoliklerde) büyük/ağır günah,
    işleyenin ruhunu ilâhî yargılamadan/mağfiretten mahrum bırakan, bilerek işlenmiş günah.
  7. öldürücü, öldüren, ölüme sebep olan.
    a mortal wound/illness. He received a mortal wound soon after the battle began.
  8. ölünceye kadar (süren), ölümle sonuçlanan.
    mortal combat. a mortal contest.
  9. amansız, canına kasteden.
    a mortal enemy.
    mortal enemies: (birbirinin) can düşmanı.
  10. müthiş, korkunç, uğursuz, meş'um, vahim.
    in mortal fear: can korkusu ile, can havliyle.
  11. (a) çok büyük, son derece, müthiş.
    mortal terror: aşırı korku, dehşet.
    in mortal terror:
    dehşet içinde.
    It's a mortal shame that she's paid so little; she deserves much higher wages: Çok yazık ki bu kadar az maaş alıyor, çok daha yükseğine lâyıktır. (b) çok uzun (zaman).
    He had to wait a mortal time before the doctor could see him.

  12. every mortal: mümkün olan, elinden gelen, gücünün yettiği.
    I did every mortal thing to make her happy.
  13. mümkün, makul, akla sığar.
    There is no mortal reason for his action: Böyle davranmasına hiçbir makul sebep yok.
  14. insan, insanoğlu, beşer, ölümlü/fani yaratık.
    We're all mortals, with our human faults and weaknesses.
  15. yaratık, mahlûk, insan, kimse.
    I've never known such a lazy mortal as you.
sıradan kişi
insanoğlu
can çekişme
öldürücü hastalık
amansız düşman
can düşmanı
can düşmanı İsim
can korkusu
ölüm korkusu
ölüm saati
(Hristiyanlıkta) yanılgı, sapınç, dalâlet; hayat, zekâ ve ruhun maddî olduğu inancı.
idamlık suç
ölüm gerektiren suç
insan gücü
ölüm kalım savaşı
ölümle sonuçlanabilecek tehlike içinde olmak Fiil
ecel teri dökmek Fiil
hiçbir işe yaramaz
ölümlü dünya