1. çentik, kertik, diş.
    a notch in the stick, cut by a sharp knife.
  2. çetele.
  3. dar ve derin dağ geçidi.
  4. derece, mertebe, kademe, seviye.
    a good book, several notches above anything else by this writer:
    yazarın öbür eserlerinden kat kat üstün güzel bir kitap.
    He is a notch above the others: O, ötekilerden bir derece daha üstündür.
  5. çentmek, kertmek, çentik/diş açmak, çenterek işaretlemek.
    notch together: çentik açarak birbirne
    tutturmak.
    notch up: çentmek.
  6. çetele çekmek, çetele ile/çentiklerle hesap tutmak.
  7. (başarı, zafer vb.) kazanmak, kaydetmek.
kibirini/gururunu kırmak, küçük düşürmek. Fiil
ulaşılabilecek en yüksek amaç
birinci sınıf
ekstra
harika
yazılabilir çentiği Bilgi Teknolojileri
yazmaya karşı koruma çentiği Bilgi Teknolojileri
kastanyola yuvası İsim
çok iyi iş