lütfen acele cevaplandırmak rınız
tüm ayrıntıları bildiriniz
asalet görevi, asil kimselerin başkalarına mertçe ve iyi yürekli davranma görevi.
zorlamak, icbar etmek, mecbur etmek, zorunda bırakmak.
The law obliges parents to send their children to school.
Fiil
gerektirmek, zorunlu/zarurî kılmak.
Fiil
yükümlü kılmak, taahhüt altına sokmak, mükellef etmek/kılmak.
Fiil
iyilik etmek, lûtfetmek, lûtuf göstermek.
Kindly oblige me by closing door: Lütfen kapıyı kapayınız.
Can/could you oblige me with a pen: Bir kalem lûtfeder misiniz?
Fiil
minnettar bırakmak.
(I'm) much obliged (to you) for your kindness: Lûtfunuza minnetttarım.
Fiil
lûtfetmek, memnun etmek, gönlünü almak.
Fiil
bir dosta hatır için yardım etmek
Fiil
üstüne yükümlülük almak
Fiil
birine bir lütufta bulunmak
Fiil
(US) Br birine bir çek yazmak
Fiil
birine kredi açma lütfunda bulunmak
Fiil