1. Fiil (ekin vb.) biçmek.
    To reap fields. To reap the corn.
    We reap as we sow= We reap what we have
    sown: Ne ekersek onu biçeriz.
    He who sows the wind shall reap the whirlwind: Rüzgâr eken fırtına biçer.
  2. Fiil (ürün/mahsul) dermek, toplamak, hasat etmek.
    The men were all out reaping.
  3. Fiil (kâr/kazanç vb.) sağlamak, elde etmek, kazanmak.
    To reap large profits. To reap a reward.
    I
    reap no benefit from it: Benim bunda bir kazancım/çıkarım yok.
çok çalışmasının semeresini almak Fiil
bir tarlayı hasat etmek Fiil
büyük bir başarı elde etmek Fiil
kârı kaldırmak Fiil
büyük kazanç sağlamak Fiil
sürekli fayda sağlamak Fiil
siyasal kazançlar elde etmek Fiil
kâr elde etmek Fiil
(US) mısırı biçmek Fiil
mısır biçmek Fiil
(Br) buğdayı biçmek Fiil
yaptığı hataların/günahların cezasını çekmek.
sow the wind and reap the whirlwind: rüzgâr ekip fırtına biçmek.
ekmediğini biçmek Fiil
besle kargayı oysun gözünü