1. uzun adımlarla yürüme(k), geniş adımlarla gezinme(k).
    to stride the deck: güvertede gezinmek.

    stride along/out: gezinmek, adımlamak.
    stride away: uzun adımlarla uzaklaşmak.
  2. (üzerinden) atlama(k), uzun adım atma(k).
    stride over: bir adımda aşmak/geçmek.
    to stride across
    a puddle/a ditch: su birikintisinden/hendekten atlamak.
  3. (bacaklarını ayırarak) üzerine oturma(k)/ binme(k).
  4. uzun adım.
  5. adım, bir adımda alınan yol.
    at one stride: bir adımda.
  6. ilerleme, terakki, ileri atılan adım.
    to make rapid strides: hızla ilerlemek/gelişmek.
    Science
    makes great, rapid strides: Bilim hızla gelişiyor.
tam yoluna girmek, işe ayak uydurmak, ilerlemek, önden gitmek.
(a) son hızla koşmak/ilerlemek, (b) çok iyi başarmak, bütün yeteneklerini göstermek, en yüksek dereceye ulaşmak.
normal hızına ulaşmak.
kolayca başarmak/yapıvermek.
dev adımı.
to advance with giant strides: dev adımlariyle ilerlemek.