1. Son Ek “lık”: durum, hal, nitelik vb. bildirir. Modern İngilizcede bunun yerine
    -hood kullanılmaktadır.
    Ör.:
    godhead, maidenhead.
crown ile ayni anlama gelir. demirin memesi.
baş, kafa. İlgili sıfat:
cephalic. İsim
kelle. İsim
akıl, zekâ, beyin, kabiliyet.
She has a head for mathematics. İsim
baş yer/mevki, önderlik/başkanlık mevkii, en büyük yetki veya itibar, önderlik, reislik, şeflik. İsim
önder, şef, başkan, reis, en ileride/önde olan kimse.
The head of one's profession. İsim
kişi, kimse.
wise heads: akıllı kimseler.
Two heads are better than one: Akıl akıldan üstündür.

a crowned head: kral(içe).
İsim
baş (taraf), uç, tepe.
the head of a pin. the head of a page. İsim
ön taraf.
the head of a procession. the head of a rock. İsim
(çekiç vb. gibi aletlerde) baş, uç.
the head of a hammer. İsim
adet, tane, baş, birey, kişi.
ten head of cattle. a dinner at ten dollars a head. İsim
zirve, doruk, şahika, en yüksek derece, en önemli/kritik nokta.
to bring matters to a head. İsim
saç. İsim
köpük.
the head on beer. İsim
(a) çiçek başı, (b) başak, ekin başı. İsim, Botanik
çıban başı. İsim
burun, denize uzanan tepemsi kaya parçası. İsim, Coğrafya
tura, madenî paranın resimli yüzü.
heads or tails: yazı tura.
heads I win, tails you lose:
Ne olursa olsun ben kazanırım.
İsim
bölüm, fasıl, madde, fıkra, bap.
to treat the matter under four heads. İsim
başa benzer herhangi bir şey. İsim
kaynak, memba, subaşı, pınarbaşı, nehrin/pınarın çıktığı yer. İsim
başlık, serlevha, manşet.
under the head of: başlığı altında, başlığı ile. İsim
(a) pruva, (b) seren yakası, (c) helâ, tuvalet, yüz numara, (d) demirin memesi. İsim, Denizcilik
baş sözcük: bir tümcede belirtilen işi yapan sözcük.
“the man who wrote that book” taki
“man” gibi. İsim, Gramer
davul/darbuka/dümbelek zarı. İsim
(kömür madenlerinde) kömür yatağına giden yol. İsim
(torna vb.) ayna, işlenecek parçanın takıldığı kısım. İsim

pressure head ile ayni anlama gelir. (a) sıvının iki noktası arasındaki düşey uzaklık, (b) sıvının
iki noktası arasındaki basınç farkı, (c) (düşey sıvı sütunu olarak ifade edilen) sıvı basıncı.
water under a 60-foot head.
İsim
(ses kayıt cihazlarında) kayıt/silme ucu/kafası. İsim
itidal, soğukkanlılık, makul düşünüş, akıllılık.
Don't lose your head: İtidalini kaybetme. İsim
konu, mevzu.
I have much to say on that head: Bu konuda söyleyecek çok sözüm var. İsim
(sebze) baş, kelle, göbek, top.
a head of cauliflower/cabbage/onion. İsim
baş, birinci.
the head official. Sıfat
baş tarafta bulunan, önde, başa/baş tarafa ait.
headgear, headpiece, headline. Sıfat
önden/karşıdan esen/gelen.
a head wind.
head sea: önden gelen dalgalar. Sıfat
başta olmak/gelmek.
to head a list: listenin başında olmak.
He heads the list of heroes.

to head the poll: seçim sandığında başta gelmek.
Fiil
birinci olmak, önde gelmek, ileri/öne geçmek, üstünlük sağlamak. Fiil
baş/başkan olmak, lider/başkan/önder /şef/reis olmak, başına geçmek.
to head a department. to head
a business.
Who heads the government: hükümetin başında kim var?
Fiil
yönel(t)mek, tevcih etmek, dümen kırmak, belirli bir yönde gitmek/sürüklenmek.
I'll head the boat
for shore. to head a vessel toward shore. to head toward town.
We're heading home: Eve gidiyoruz.
The country is heading for disaster: Memeleket felakete sürükleniyor.
He's heading for a dissappointment: Hayal kırıklığına uğrayacak.
Fiil
baş yapmak, başlık geçirmek.
to head an arrow/a pin. Fiil
başını kesmek, kellesini kesmek/uçurmak. Fiil
(kaynak. memba) çıkmak, doğmak. Fiil
(kaçan hayvanları durdurmak veya başka yöne çevirmek için) önüne geçmek, önünü kesmek, önlemek. Fiil
(ağacı) budamak, tepesini kesmek.
to head (down) a tree. Fiil
başlık/serlevha koymak/yapmak.
to head a chapter/a letter. Fiil
baş bağlamak, baş vermek, (lâhana, marul vb.).
Cabbage head quickly. Fiil
(tahıl) olgunlaşmak, yetişmek, başak bağlamak. Fiil
başa koymak, başına geç(ir)mek, önderlik etmek.
to head a revolt. Fiil
önden gitmek, takaddüm etmek.
The car headed the procession. Fiil
(topa) kafa ile vurmak.
to head a soccer ball. Fiil
baş
dangalak
(kadın) kuş beyinli
ok ucu Bilgi Teknolojileri
otomobil kaportası İsim
topuz
tokmak
kibirli
cıvata başı
akıllı kafa
iyi düşünen kafa
kesici uç
bölüm başkanı İsim
kısım şefi
entel
entelektüel kişi
silme kafası İsim
aile reisi
besleme deposu İsim
döküm deliği
kat şefi
kaynak
fazlalaşmak Fiil
yapılmak Fiil
baştemsilcilik
merkez büro
baş temsilci
saç kurdelesiz
(argo) müziğin ritmiyle başını şiddetle sallayarak tempo tutan kişi
çılgın ya da tuhaf kişi
baş banka
yatak vb başlığı
ayna
başmuhasip
başveznedar
hela borusu
pis su borusu
büro şefi
başyazman
başörtüsü
aşçı başı
aşçıbaşı
nüfus sayımı
kafa arızası Bilgi Teknolojileri
kablolu televizyonun anten ucu
(US) birdenbire etrafı saran ateş
ana şirket
merkez
sulama arkı
...'e doğru gitmek Fiil
tepetaklak
tepesi üstü
tepe aşağı
başlık
şapka
at başlığı
maden ocakbaşı kule binası İsim
kafatası avcısı
projektör
ön fener
ön far Ulaşım
lamba
far
uç parçası İsim
tarlanın sürülmeyen kenarı
burun
bir mülkü esas mal sahibi olarak başkasına kiralama
esas kiracı
oto ön lambası İsim
ön far Ulaşım
şef
başusta
lider
önder
genel müdür
başyönetici
okulda müdür
dar kenar
kanun vb özeti
baş hemşire
başhemşire
merkez
merkez büro
merkez şube Bankacılık
genel müdürlük
genel merkez
idare merkesi
şirket merkezi İsim, İşletme
başortak
kulaklık
zekâ
lento
alınlık
kapak
kapı üst girişi
kenar rendesi İsim
başdirek
merkez
koltuk kafalığı Ulaşım
kafalık Ulaşım
(araba) koltuğun kafa dayayacak yeri
şef kadın tezgâhtar
(ev) güneye bakmak Fiil
baş vergisi
adam başına alınan vergi
ayakbastı parası
kelle vergisi
(US) baş vergisi
bir yere doğru yola koyulmak Fiil
bir yere yönelmek Fiil
kafa travması İsim, Tıp
yönetmek Fiil
liderlik etmek Fiil
memba
dik rüzgâr Denizcilik
ustabaşı
aile reisi
ayarlı ayna düzeni
küçük yükseklik
alçak irtifa
ilan vs'nin ana başlığı
reklam
herhangi bir yazı
maden filizi
kalın kafalı
çivi başı
indirme iskelesi
yönetici memur
adam başına
maden kuyusu
yazıcı kafası İsim, Bilgi Teknolojileri
proje sorumlusu
kuş beyinli
et kafa
sorumlu yönetici
boydan boya uzanan yazı başlığı
dergi ya da gazetede alt başlık
alt manşet
kendini beğenmiş kişi
kibir
televizyon ya da sinema ekranında konuşan bir kişinin yalnızca başının görünmesi
iki satırlı başlık
başı açık
birim başı
pencere kirişi