uzun namlulu silah
İsim, Askerlik
çok namlulu roketatar
İsim, Askerlik
otomatik namlu
İsim, Askerlik
bir fıçının içindekilerini tahmin etmek
Fiil
tümüyle, bütünüyle, tamamıyla, tamamen, baştanbaşa, olduğu gibi, topu birden, ne var ne yok hepsi, heyeti
umumiyesiyle.
They rejected the proposals, lock, stock and barrel. He sold the factory, lock , stock and barrel.
toptan, tamamıyla, tümü ile, baştanbaşa, ne var ne yok hepsi.
dünya standart petrol fiyatına temel teşkil eder
bir varil Suudi Arabistan petrolü ya da uluslararası kabul görmüş başka bir petrole dayalı standart petrol fiyatı
meşe fıçı
İsim, Gıda ve Mutfak
sıkıntılı/müşkül durumda.
have someone over a barrel: müşkül/zor durumda bırakmak, sıkıntılı duruma
düşürmek.
They really had us over a barrel when they foreclosed the mortgage: İpotekli malımızı haczederek bizi gerçekten sıkıntılı duruma düşürdüler.
bir milletvekilinin kendi seçim bölgesi için ayırttığı ödenek.
son çareye başvurmak, son meteliğine kadar harcamak.
fiyasko vermek, gülünç düşmek, başarısızlığa uğramak.
Is he the best speaker they could get for the meeting? This time they've really scraped the bottom of the barrel! 13.
scrape through: güçbela atlatmak, yakayı zor kurtarmak.
scrape through an examination: sınavda güçbela geçmek.
perdah silindiri, cilâlama varili.
İsim
sürgü, kapı sürgüsü, sürgülü kilit.
varil bombası
İsim, Askerlik
fıçı bomba
İsim, Askerlik
fıçıların oluşturduğu yük
yuvarlak ve yüksek arkalıklı koltuk.
fıçısal biçimyitimi: büyütecin kenarlarına doğru büyütme oranının azalması sonucu görüntü biçimyitimi.
boru anahtarı (lokma anahtarı , somun anahtarı)
dönerek uçuş: uçağın eksenine paralel bir eksen etrafında tam bir dönüşü.
(a) yarım silindir şeklinde çatı, (b)
barrel vault/cradle vault/tunnel vault/wagon roof/wagon vault olarak da bilinir.
mim. beşik-kemer: yarım silindir şeklinde kemer.
boru anahtarı (lokma anahtarı , somun anahtarı)