1. esinti, meltem.
    gentle breeze: hafif esinti/meltem.
    There is quite a breeze: Epeyce esinti var.
  2. hafif yel/rüzgâr (hızı saatte 6-50 km).
    stiff breeze: serin rüzgâr.
  3. atışma, dalaşma, münakaşa, huzur bozucu şey.
  4. kolay iş, zorluk çekmeden yapılabilecek şey.
    in a breeze: kolayca.
    That job is a breeze: Bu iş çok kolay.
  5. (meltem/hafif rüzgâr) esmek.
    It breezed from west all day.
  6. (rüzgâr gibi hızlı, canlı, pervasız) hareket etmek.
    She breezed up to the policeman and asked for directions.

  7. breeze along/into/through
    k.d. kolayca/zahmet çekmeden yapmak/başarmak/gitmek/hareket etmek.

    He breezed through the task: İşi (kolayca) yapıverdi.
    The car breezed along the highway: Araba geniş yolda (rüzgâr gibi) gidiverdi.
  8. İsim cüruf, kömür mucuru.
    breeze block: cüruf tuğlası.
    breeze concrete: cüruflu beton, kum/çakıl
    yerine cüruf kullanarak yapılan beton.
  9. İsim kül, odun/maden kömürü külü.
  10. İsim kül halinde ufak kömür yığını.
  11. İsim (bkz: gadfly )
breeze1 (5).
(a) boşboğazlık/gevezelik etmek, (b) saçmalamak, palavra atmak.
He likes to shoot the breeze, so don't
take everything he says seriously: Plavra atmayı sever, her sözünü ciddiye alma.
kömür kırıntısı
kömür kırıntısı
tanyeli
taze hava
meltem: Beaufort ölçeğinde saatte 8-12 mil (13-19 km) hızla esen yel. İsim
karadan esen rüzgâr
kara meltemi İsim, Çevre ve Ekoloji
hafif meltem: Beaufort ölçeğinde hızı saatte 6.4-11.2 km olan yel. İsim
esinti, meltem, orta yel: hızı saatte 13-18 mil olan rüzgâr.
tatlı meltem
denizden esen rüzgâr
meltem
imbat
breeze1 (5).
sert rüzgâr
kuvvetli rüzgâr, Beaufort ölçeğinde saatte 25-30 mil (40-48 km.) hızla esen rüzgâr. İsim
briket
(a) zahmetsizce/rahatça/kolayca kazanmak.
He breezed in with an election plurality of 200,000.
(b)
breeze into = breeze out
dd: pervasızca/etrafa metelik vermeden davranmak/hareket etmek.