Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. karı (kaba)
  2. geniş.
    a broad river: geniş bir nehir.
    broad shoulders: geniş omuzlar.
  3. enli, … eninde, genişliğinde.
    The street is 20 m broad: Yol 20 m. genişliktedir.
  4. hudutsuz, vasi.
    the broad expanse of ocean.
  5. yaygın, dağınık, parlak.
    broad daylight: güpegündüz, parlak gün ışığı.
    He awoke to broad daylight.
  6. çok ayrıntılı, mufassal, etraflı, geniş, sınırsız.
    A modern doctor must have a broad knowledge of
    medicine: Çağdaş bir doktorun geniş tıbbî bilgisi olmalıdır.
  7. hoşgörülü, tolerans sahibi, müsamahakâr, serbest düşünceli, liberal.
    broad opinions: serbest fikirler.

    broad-minded: hoşgörülü, açık fikirli.
    broad-mindedness: hoşgörü, açık fikirlilik, müsamaha.
  8. genel, umumî, bellibaşlı, ana.
    the broad outlines of a subject: bir konunun genel anahatları.
  9. açık, sade.
    the broad facts: açık gerçekler.
  10. pervasız, dobra dobra.
    to be broad in one's conversation: pervasız konuşmak.
  11. nezaketsiz, kibarlıktan/zarafetten uzak, kaba.
    He smirked at the broad joke.
  12. kaba, açık saçık, müstehcen (konuşma).
    a broad story: açık saçık hikâye.
  13. sınırsız, serbest, kısıtsız, sonsuz, alabildiğine.
    It was a hilarious evening of broad mirth:
    Alabildiğine kahkaha dolu neşeli bir gece idi.
  14. kaba, yontulmamış, koyu (telâffuz, şive).
    He spoke broad Scots: Koyu bir İskoç şivesiyle konuşuyordu.

    broad accent: kaba şive.
  15. Fonetik tek-simgeli: her sesbirim için tek bir ayrı simge kullanan.
  16. en, genişlik.
  17. broads: sinema ve TV stüdyolarını aydınlatan büyük lamba.
  18. (a) kadın, (b) fahişe, orospu.
  19. tamamen, tamamıyla, büsbütün.
    I was broad awake: Tamamen uyanıktım.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

broad-spectrum antibiotics
geniş spektrumlu antibiyotikler İsim, Farmakoloji
(adj) broad
geniş
being a broad
karılık (kaba)
freight payablefreight broad
navlun dışarıda ödenecektir
broad a
uzun a:

half, can't, laugh vb.'deki gibi.
broad accent
kaba şive
broad arrow
İngilterede hükümet mallarına ve hapishane elbiselerine konulan işaret.
broad arrow
ucu geniş ok. İsim
broad arrow
İngiliz hükümet mallarına konulan geniş ok ucu şeklindeki marka. İsim
broad authority
geniş yetki
broad based
geniş tabanlı
broad bean
bakla
(Vicia Faba). İsim
broad bean
bakla İsim, Bitki Türleri
Broad Church
İngiliz kilisesinde serbest fikirliler zümresi.
Broad Churchman: bu zümreye mensup kimse.
broad coalition
geniş tabanlı koalisyon İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
broad diversification
rizikoları geniş bir alana yayma
broad gage
geniş hat. İsim
broad gauge
geniş hat. İsim
broad glass
pencere camı
broad hatchet
dahra, satır, nacak.
hand ax ile ayni anlama gelir. İsim
broad hint
açık ima
broad interpretation
geniş yorum
broad interpretation
bir kanunun lafzından çok ruhuna ve amacına uygun yorum
broad jump
uzun atlama.
standing/running broad jump = long jump: durarak/ koşarak uzun atlama. İsim
broad jumper
uzun atlayan. İsim
broad loom
eksiz halı
broad market
geniş piyasa
broad market
geniş hacimli piyasa
broad market
istiap kabiliyeti yüksek piyasa
broad minded
geniş fikirlilik
broad minded
geniş fikirli
broad mindness
geniş fikirlilik
broad ocean
açık deniz
broad on the beam
yandan, yanlamasına, geminin gidiş yönüne dik.
broad on the bow
geminin gidiş yönü ile 45° yapan.
broad on the quarter
geminin gidiş yönü ile 135° yapan.
broad range
geniş aralık
broad seal
resmî mühür, devletin resmî mühürü. İsim
broad sheet
reklam afişi
broad shoulders
geniş omuzlar, sorumluluğu yüklenebilme.
His shoulders are broad: O dayanıklıdır, çok sorumluluk yüklenebilir.
broad views
geniş görüşler İsim
broad vision
geniş vizyon İsim
broad/narrow/standard gauge railway
geniş/dar/normal hatlı demiryolu.
a broad soft saddle without frame
palan
have a broad shoulder
ağırlık ve sorumluluk taşıyabilecek gücü olmak Fiil
have no broad appeal
genellikle tutulmamak Fiil
in broad daylight
güpegündüz Zarf
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.