brought

be brought to punishment for one's crimes

suçlarından yargılanmak Fiil

at the time the action is brought

davanın açıldığı sırada

before suit was brought

dava soruşturmasından önce

brought down

nakl-i yekûn olarak aktarılmış

brought forward

nakl-i yekûn olarak aktarılmış

brought forward s

nakl-i yekûn

brought forward surplus

kârın nakli yekunu

brought in capital

dışardan getirilmiş sermaye

brought in capital

dışarıdan getirilmiş sermaye

brought in capital

katılan sermaye

brought out by our firm

firmamızca çıkarılmıştır

brought to the attention

dikkate sunulmuş

brought to trial

duruşmaya çıkarılmış

amount brought in

sermaye olarak vazolunan meblağ

amount brought in

geçen hesap döneminden nakledilen yekûn

amount brought to debit

gelir hesabı zimmetine yazılan meblağ İsim, Muhasebe

amount brought to the debit of revenue account

gelir hesabı zimmetine yazılan meblağ

assets brought in

yatırılan sermaye

assets in kind brought in

ayni rapor

assets in kind brought in

sermayeye katılan ayni varlık

balance brought down

nakliyekûn bakiye

balance brought down

nakliyekûn

balance brought down

devredilen bakiye

balance brought forward

ileriye nakledilen bakiye

balance brought forward from last account

eski hesaptan nakledilen bakiye

be brought about

sağlanmak Fiil

be brought before a judge

yargıç önüne çıkarılmak Fiil, Hukuk

be brought face to face

karşılaştırmak Fiil

be brought to a legal trial

mahkemeye vermek Fiil

be brought to a speedy justice

hak ettiği cezayı acele vermek Fiil

be brought to a stand

durdurulmak Fiil

be brought to grief

(a) felakete uğramak, ıstıraba duçar olmak, belasını bulmak.
She rode fast down the hill but came

be brought together (for a meeting , discussion , interview

görüştürülmek Fiil

be brought up for the bar

avukat olarak yetiştirilmek Fiil

be brought up on a farm

çiftlikte büyümüş olmak Fiil

be brought upon a farm

çiftlikte büyümüş olmak Fiil

bo be brought up

yetiştirilmek

girl servant brought up in the household

besleme

losses brought forward from previous years

önceki yıllardan gelen zarar

property brought into marriage

evliliğe getirilen mallar

sum brought forward s

nakledilen yekûn

You brought this on yourself.

Kendin ettin, kendin buldun.

You brought this on yourself.

Kendin kaşındın.