concomitant

  1. birlikte/bir arada olan/vuku bulan/bulunan, eşlik eden, beraberinde/yanında bulunan, mülhak, munzam.

    an event and its concomitant circumstances. War with all its concomitant sufferings.
  2. (bkz: concomitance ).
bir olayın yer aldığında hüküm süren şartlar İsim
aynı zamanda gerekli olan koşul
aynı anda şart koşulan şey