verit, doz, bir defada alınacak ilâç miktarı.
There is only one dose of medicine in this bottle.
In the accident the workers received a heavy dose of radiation: Kazada işçiler aşırı ışınıma maruz kaldılar.
give someone a dose of his own medicine: bir kimseye aynen karşılık vermek/ aynı (başkalarına yaptığı) şekilde muamele etmek.
a regular dose of sth.: birşeyin fazlası.