1. (birdenbire) yana çekilmek.
    He dodged into the shadow of the house.
  2. kaçamak yapmak, kaçınmak, imtina etmek.
    When asked a direct question, he dodges. He is trying to dodge
    his responsibilities.
  3. atlatmak, savuşturmak, bertaraf etmek.
    He dodged the ball as it came flying toward his head.
  4. yana çekilme, kaçınma, atlatma, savma, kurtulma, sıyrılma.
  5. hile, oyun, düzenbazlık, aldatma, kurnazlık, marifet.
    a clever dodge. a tax dodge.
    He agreed
    with you as a dodge to win your confidence: İtimadını kazanmak için mahsus seninle hemfikir göründü.
eski numara
gizlice
el altından
arkadan arkaya
prim sahtekârlığı
kanundan kaçma yolları bulmak Fiil
bir soruyu yanıtlamaktan kaçınmak Fiil
vergiden kaçınmak Fiil
vergi kaçırmak Fiil
yol boyunca ağır ağır yürümek Fiil
askerlikten kaçmak Fiil
menkul değer vergisinden kaçınmak Fiil
işten yan çizmek Fiil
işten kaçmak Fiil
kanunun boşluklarından yararlanmak Fiil
trafiğe takılmadan kurtulmak Fiil
trafikten kaçmak Fiil
vergi kaçırma
Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu