1. nadas, sürüldüğü halde ekilmemiş (arazi), dinlendirilmiş toprak.
    a fallow field: nadas tarla.

    He left the land fallow for a year.
  2. nadaslama(k), nadas etme(k), tarlayı sürüp boş bırakma(k)/dinlendirme(k).
  3. Sıfat açık-sarı, devetüyü rengi, açık/sütlü kahverengi.
dinlendirmek Fiil
dinlendirilmiş
nadas tarlaya ekilen yeşil yapraklı bitki (pancar, şalgam vb.).
toprağı nadasa yatırmak Fiil
(a) boş/ekinsiz kalmak, (b) verimsiz/âtıl durmak, bir işe yaramamak.
Bonds lying fallow in a safety deposit box.
nadas, çıplak nadas tarla.
nadas-ekin, nadas tarlaya ekilen ekin.
sığın, alageyik
(Dama dama): yassı çatal boynuzlu, açık sarı-kızılımsı tüylü, yazın beyaz benekli Akdeniz bölgesi geyiği.