1. (a) bir yere gidip orada durmak, varmak, gelmek, ulaşmak.
    He fetched up at the door.
    He'll
    fetch up in prison: Hapsi boylayacak.
    I wonder what time he will fetch up: Acaba saat kaçta gelecek? (b) kavramak, hatırlamak, (c) kaybolan vakit vb.'ni kazanmak, (d) alıp yukarı getirmek.
meydana çıkarmak, hasıl etmek, sebep olmak, vücuda getirmek.