1. sık, mükerrer, sık sık (olan/vukubulan).
    to make frequent trips to a place: bir yeri sık sık ziyaret
    etmek.
    Sudden rainstorms are frequent on this coast.
  2. devamlı, muntazam, mutad, alışılmış.
    a frequent customer: devamlı müşteri.
    It's a frequent
    practice of his to take an early morning swim: Her sabah erkenden yüzmeyi âdet edinmiştir.
  3. kısa aralıklı, kısa mesafelerle birbirini izleyen.
    a coast with frequent lighthouses.
  4. âşina, bildik, samimî.
  5. dolu, kalabalık.
  6. sık sık gitmek/uğramak/ziyaret etmek, dadanmak, üşüşmek.
    to frequent the art galleries/bars/movies.
    She's fond of books and frequents the libraries.
  7. muntazaman/devamlı okumak.
ikide bir Zarf
sık yer almak Fiil
sıklaşmak Fiil
fuara uğramak Fiil
bir fuara uğramak Fiil
sık sık uğrayan müşteri
fuarlara katılmak Fiil
işlek yol
müdavim
sık sık uğrayan ziyaretçi
sık sık vuku bulmak Fiil
kapısını aşındırmak Fiil
bu bitki sık sık sulanmak ister