1. don, donma hali.
    frost has killed several of our new plants.
  2. ayaz, dondurucu soğuk.
    There was a hard frost last night. The young shoots on the trees have been
    damaged by a late frost (= one towards the end of spring).
  3. soğuk davranış, soğukluk.
  4. tam başarısızlık/muvaffakiyetsizlik, fiyasko, başarısız iş/girişim/olay.
    The party was a frost, no one enjoyed it at all.
  5. don(dur)mak, buz utmak, buzlanmak.
    The fields frosted over on this wintry morning.
  6. kırağı tutmak, kırağılanmak, kırağı ile kaplanmak.
  7. dondurarak mahvetmek/öldürmek.
  8. (pastaları) şekerlemek, şekerli karışımla kaplamak.
  9. (boya/vernik vb.) üstü katılaşmak, katılaşıp ince bir tabaka oluşturmak.
  10. (cam) buzlu yapmak.
  11. ayazlatmak.
  12. (saçı) (ilâçla) ağartmak, kırlaştırmak.
  13. canını sıkmak, sinirlendirmek, kızdırmak.
ayaz da kalmak Fiil
düş kırıklığı
donma noktası altındaki soğukluk derecesi (Fahrenheit olarak).
10 degrees of frost is equivalent to
22°F. There was 20 degrees of frost last night and the river's completely frozen.
kristalli buzlanma
(Br) ince ve kaygan buz
yer donması
katı buzlanma
donun yaptığı hasar
ayaz, şiddetli soğuk. İsim
şiddetli don
ince-buz. glaze2 6).
hafif don
işi bırakmak Fiil
işten ayrılmak Fiil
hafif don olayı
dondan zarar görmüş
hayal kırıklığına uğramak Fiil
yoğun kırağı tabakası. İsim
(parke caddede) soğuktan çatlayıp kabarmış kısım. İsim
pogonip İsim
buzlu sis: ABD batısındaki dağ tepelerinde görülen ve buz zerreleri içeren sis. İsim
(yeraltı sularının donması nedeniyle) toprak kabarması. İsim
soğuk davranış
don hasarı
don hasarına karşı sigorta
donmaya karşı sigorta
donma derinliği: azamî donmuş toprak derinliği. İsim
kırağı düşmek Fiil
camdaki buz billurlarının şekilleri İsim
don dönemi
dondan koruma
don ikazı
,
(Brit.:
glazed frost) ile ayni anlama gelir. ince buz: yağan yağmurun donması sonucu
ağaçları ve yeryüzünü kaplayan ince buz tabakası.
don başlayınca