1. kumar oynamak.
  2. sonucu şüpheli bir işe girişmek, daha iyi bir sonuç bekleyerek ele geçen olanağı reddetmek veya bir tehlikeyi
    göze almak, işi şansa bırakmak.
    She decided to gamble by refusing the job offer and hoping for a better one.
    to gamble on stock exchange: borsa oyunu oynamak.
  3. (bir şeyi pey sürerek) bahse girmek, ileri sürmek, tehlikeye atmak.
    I'll gamble my life on his honesty.
  4. kumar, kumar oyunu.
  5. tehlikeli girişim, sonu şüpheli teşebbüs, şans/baht işi.
    The operation may not succeed, it's a gamble
    whether he lives or dies.
    The gamble came off (or paid off): Şansımız yaver gitti, tehlikeyi göze aldık ama sonunda kazandık.
servetinin yarısını kumarda kaybetmek Fiil
servetini kumarda kaybetmek Fiil
sağlığıyla oyun oynamak Fiil
tam spekülasyon
kumara vermek, kumarda kaybetmek/tüketmek.
He gambled all his hard-earned money away in one night.
kumarda bir servet kaybetmek Fiil
-e güvenmek.
You may gamble on that: Ona güvenebilirsiniz.
(borsa) fiyat düşüklüğünde riske girerek hisse satın almak Fiil
borsada fiyatların yükseleceği beklentisiyle oynamak Fiil
borsada oyun oynamak Fiil
borsada spekülasyon yapmak Fiil
(yarışta) … üzerine oynamak.