(a) (tartışma vb. de) pes demek, yanıldığını kabul etmek, baş eğmek, boyun eğmek, (b) çökmek, yıkılmak,
kırılmak.
The floor gave way under the weight. (c) (araba sürerken) başkasına yol vermek, geçmesine müsaade etmek, (d) geri çekilmek, yol vermek, ric'at etmek, (e) yerini bırakmak/terketmek, önemini yitirmek.
Steam trains gave way to electric trains. (f) (duygularını/hislerini vb.) açığa vurmak, açıklamak, kapıp koyvermek.